Aslında bir fotoğraf projesi olarak başladı herşey. Arabada giderken radyodan duyulan bir anons, kafada parlayan bir fikir ve paylaşılması. Kısa bir süre içerisinde görme engellileri desteklemek amaçlı fotoğraf sergisi çıkarmayı amaçlamıştık (Fikir Kerem Abi'ye aitti). Çoğu zaman plansız ve desteksiz projelere olduğu gibi bizim de çalışmamız ölü doğan bebek misaliydi.
Aslında önce Altı Nokta Körler Derneği Ankara Şubesi Başkanı Fermani Bey'le görüşmüş ve destek görmüştük. Bize sıkıntılarını bütün içtenliğiyle anlatmış, Türkiye'de yaşamanın zorluklarından bahsetmişti. Üzerine basa basa görme engelli dememize karşın bize "Ne görme engellisi, kör işte kör" diyerek durumlarından hissettiği normalliği ve bir yandan da rahatsızlığı dile getirmişti.
O konuşmanın ardından ne kadar kör olduğumu öğrendim. Çevremde halbuki ne kadar çok görme engelli varmış benim göremediğim. Hepsi de yaşam savaşı içinde yer alıyorlarmış. Fermani Bey'in bize söylediğine göre engellilerimizin birçoğu zaten evden çıkmıyormuş. Hergün kazılan yolların, dikilen tabelaların onlar için büyük tehlike oluşturduğunu söyledi ve bacağını gösterdi. Aman Allah'ım o da ne! Öylesi bir yara ile 15 gün rapor alırdık herhalde biz.
Yalandan çıkarılan yasalarla vatandaşa ve dünyaya (özellikle batıya) şirin gözükmeye çalışan devlet büyükleri, beyaz bastonu bile paralı yapmış. Beyaz baston zorunlu bir ekipman değilmiş, sigorta karşılamamalıymış... (Yanlış bilgilendirme yapmamak için devlet memurları tedavi yönetmeliği, çıkan genelgeler vs bir miktar inceledim. Bir de üzerine 6 nokta derneğine telefon açtım. Evet bilgi halen güncel, sigorta beyaz bastonu karşılamıyor)
Eminönü'nde karşılaşıp fotoğraflarını çektiğim bu amca (İsmini unuttum, of şu baş ağrısı) çocuklarını okutmak için çalıştığını söyledi. Evet evet, dilenmiyordu, yalvarıp fahiş fiyata kağıt mendil satmıyordu, kimsenin huzurunu kaçırmıyordu. Kimseye yan gözle de bakmıyordu -görebilseydi de bakmayacaktı eminim-. "Fotoğrafları gazeteye vermeyeceksiniz değil mi? Sonra zabıta ile başım belaya giriyor." dedi ve fotoğrafla ilgili yaşadığı bir olayı anlattı. Nasıl yani? Çoğu zaman korsan iş yapanları bile görmeyen zabıta mı?
Ve ben ve biz ve insanlığım... Herşeyim bitti, utandım... Bütün insanlığımdan, yurttaşlığımdan, dünyadan...
Bir bakın çevrenize. Hangimiz daha çok görmekte ya da körmekte? Hangimiz daha kör?
Aslında önce Altı Nokta Körler Derneği Ankara Şubesi Başkanı Fermani Bey'le görüşmüş ve destek görmüştük. Bize sıkıntılarını bütün içtenliğiyle anlatmış, Türkiye'de yaşamanın zorluklarından bahsetmişti. Üzerine basa basa görme engelli dememize karşın bize "Ne görme engellisi, kör işte kör" diyerek durumlarından hissettiği normalliği ve bir yandan da rahatsızlığı dile getirmişti.
O konuşmanın ardından ne kadar kör olduğumu öğrendim. Çevremde halbuki ne kadar çok görme engelli varmış benim göremediğim. Hepsi de yaşam savaşı içinde yer alıyorlarmış. Fermani Bey'in bize söylediğine göre engellilerimizin birçoğu zaten evden çıkmıyormuş. Hergün kazılan yolların, dikilen tabelaların onlar için büyük tehlike oluşturduğunu söyledi ve bacağını gösterdi. Aman Allah'ım o da ne! Öylesi bir yara ile 15 gün rapor alırdık herhalde biz.
Yalandan çıkarılan yasalarla vatandaşa ve dünyaya (özellikle batıya) şirin gözükmeye çalışan devlet büyükleri, beyaz bastonu bile paralı yapmış. Beyaz baston zorunlu bir ekipman değilmiş, sigorta karşılamamalıymış... (Yanlış bilgilendirme yapmamak için devlet memurları tedavi yönetmeliği, çıkan genelgeler vs bir miktar inceledim. Bir de üzerine 6 nokta derneğine telefon açtım. Evet bilgi halen güncel, sigorta beyaz bastonu karşılamıyor)
Eminönü'nde karşılaşıp fotoğraflarını çektiğim bu amca (İsmini unuttum, of şu baş ağrısı) çocuklarını okutmak için çalıştığını söyledi. Evet evet, dilenmiyordu, yalvarıp fahiş fiyata kağıt mendil satmıyordu, kimsenin huzurunu kaçırmıyordu. Kimseye yan gözle de bakmıyordu -görebilseydi de bakmayacaktı eminim-. "Fotoğrafları gazeteye vermeyeceksiniz değil mi? Sonra zabıta ile başım belaya giriyor." dedi ve fotoğrafla ilgili yaşadığı bir olayı anlattı. Nasıl yani? Çoğu zaman korsan iş yapanları bile görmeyen zabıta mı?
Ve ben ve biz ve insanlığım... Herşeyim bitti, utandım... Bütün insanlığımdan, yurttaşlığımdan, dünyadan...
Bir bakın çevrenize. Hangimiz daha çok görmekte ya da körmekte? Hangimiz daha kör?
1 yorum:
Asıl engel zihinde olan... Bu insanlar canla başla, hayata sımsıkı tutunuyorlar... Unuatamadığım en anlamlı şey ise bize oracıkta çay ısmarlamak istemesiydi :)
Yorum Gönder