31 Aralık 2009 Perşembe

Nice Senelere

Umarım iyi bir sene geçirmişsinizdir ve daha da iyi bir sene geçirirsiniz. 2010 yılında mutlu ve en güzel kareleri yakalamanız dileğiyle.

Fotoğrafın yeni yıl ile bir alakası yok biliyorum, yeni yılla alakalı nasıl bir fotoğraf konulabileceğini bilemediğim için en azından neşeli birşeyler olsun istedim, kusura bakmayın artık :) (Ankara/2007)

28 Aralık 2009 Pazartesi

Küçük bir gezi

10 günlük bir koşuşturmacanın ardından pazar sabahı İlker Hoca'nın temel eğitim grubuyla birlikte Ulus, Ankara Kalesi, Samanpazarı bölgesine bir eğitim gezisi yapacağını öğrendik. Asistan olarak çağırdı bizi de. Uzun zaman olmuştu, kendim için şöyle çıkıp fotoğraf çekememiştim. İş için fotoğraf çekerken aldığınız keyif kendiniz için fotoğraf çekerken aldığınız keyfin yanında bir hayli zayıf kalıyor. Pazar günümüzü böylesi geçirme teklifine hayır diyebilme ihtimalim yoktu sanırım.

Ulus Heykel'de buluşup hep beraber Hal, Samanpazarı, Kale altı, Kale içi gibi yerleri dolaştık. Her zamanki gibi Arzu Kafe'de gözlememizi ve mantımızı yedik. Akşam olunca da Ulus Heykel'inin yan tarafındaki çarşının tam ortasındaki Akman Pastanesi'nde boza içtik ki Ankara'ya geldiğimden beri böyle lezzetli bir boza karşıma çıkmamıştı, kısacası herkese tavsiyemdir efendim.

Tabii ki eğitim grubu ile birlikte gidince zamanı tamamen kendinize ayıramıyorsunuz ancak birilerine bildiğim birşeyi anlatmak ve ufacık da olsa birşeyler katmak veya katmaya çalışmak da inanılmaz keyifli benim için.En azından kent estetiği veya çarpık kentleşme ile ilgili çektiğim fotoğraflara bir tane daha eklemiş oldum. En üstteki fotoğrafta da eğitim grubunun kediyi çekme çabası görülmeye değerdi :) İlk zamanlar birçoğumuz ilginç birşey olduğu zaman fazlasıyla odaklanırız ya da grup halinde bir yerlere gidildiğinde bir kişi bir kareyi gördüyse, diğerleri de yanına dizilir çekmeye başlarlar. Hoş bir örnek oldu bence.

Ankara Kalesi ve çevresi fotoğraf çeken birçok kişi için gidilebilecek bir yer. Dokusuyla, yaşamıyla, yapısıyla gerek detay/doku çalışanların, gerek belgesel çalışıp esnaf, işçi, varoş, kentsel sıkıntılar vs gibi konulara odaklanmak isteyenler için hatta moda fotoğrafı çekmek isteyen arkadaşların bile kullanabileceği bir yer bence. Üstten ikinci fotoğrafta da kalenin duvarının önünde bana gözlerini kocaman kocaman açıp baktığı için Ayça'ya teşekkür ederim :)

Çektiğim fotoğrafları genelde deviantart hesabıma yüklüyorum. Bakmak isterseniz http://ganara.deviantart.com adresinden beklerim efendim. Herkese iyi haftalar dilerim.

24 Aralık 2009 Perşembe

AFG-5 Son Günler

Sergi salonlarından bir görüntü.

5. Uluslararası Ankara Fotoğraf Günleri devam ediyor. Haftaiçi bir miktar sakinlik olmasına rağmen yine de etkinlikler akşamları izlenebilir ve sergiler gün boyu gezilebilir. AFG'de görevli olmanın yanısıra "Kentle Yüzleşme" konulu sergide fotoğrafımın da yer almasına çok sevindim aslında.

Eğer Ankara'daysanız ve fotoğrafa ucundan azıcık da olsa ilginiz varsa bekliyoruz efendim. Kapanış bu cumartesi olacak. Etkinliklerden birkaç fotoğraf ekleyip sözü bitirmek istiyorum.Fotoğrafta 50. yılını doldurmuş ustaları yanyana görmek ve onlardan birer cümle de olsa birşeyler dinlemek, ödül töreni ardından sohbet etmek inanılmaz keyifliydi. (Fotoğraf: Ayça KARAOĞLAN)
Etkinlikler sadece fotoğraf ile sınırlı değil elbette. A.Ü. Devlet Konservatuarı Modern Dans Bölümü'nün Images isimli sahne gösterisi, koro ve sergilerde müzik dinletisi gibi etkinlikler de vardı.

Bu da "Kentle yüzleşme" temalı sergide yer alan fotoğrafım. (Balat-2008)

15 Aralık 2009 Salı

Ara Güler

Maksadım Ara Güler'i size tanıtmak değil elbette, fotoğrafla ilgilenen herkesin tanıdığı ilgilenmeyenlerin de adını en azından bildiği gazeteci, belgesel ustası. Usta der ki "Fotoğrafçı çok dolu olmalı... Resim bilecek, müzik bilecek, tiyatrodan anlayacak, çok okuyacak, anında karar verebilecek, yani çok zeki olacak..."

Türk fotoğrafı denilince akla gelen birkaç isimden birisi, çoğu zaman da ilki. Bu sadece ülkemiz adına değil yurtdışında da geçerli. Sayısız ödül, kitap, yayın vs. Kelimelerin yetmeyeceği kişi. Hakkında atıp tutan çoktur hele ki fotoğraf forumlarında "Eskimiş o artık" "Nasıl sanat değilmiş efendim" "Yaptığımız işi küçümsüyor" "Huysuz ihtiyar" gibi sözlere sık sık rastlamak mümkün. Sevindiğim nokta en azından ölmeden iyi kötü değerini anladık, öldükten sonra da daha çok anlayacağımız insan.

Dediğim gibi kelimelerin yetmeyeceği fotoğrafçı, o yüzden bırakalım da fotoğrafları anlatsın. Ara Güler'in resmi web sitesi en sonunda açıldı. Girin, bakın. Teknik sorunları olan fotoğrafların bile tat verebileceğini görün. Ben kendi adıma onun fotoğraflarından çok şey öğreniyorum. http://www.araguler.com.tr adresinden bildiğimiz fotoğraflarının yanı sıra bazı gün yüzüne çıkmamış fotoğraflarını da izleyebilirsiniz.Üstteki fotoğraf Ara Güler'in Edirne Selimiye Camii'nde çektiği ünlü ve tanınmasını sağlayan fotoğraf. Ara Güler portresi kendi web sitesinden alınmıştır.

14 Aralık 2009 Pazartesi

5. Uluslararası Ankara Fotoğraf Günleri Etkinlik Programı

5. Uluslararası Ankara Fotoğraf Günleri'nin etkinlik programı son halini aldı. Etkinliklere (atölyeler hariç) ücretsiz katılabilirsiniz. Bütün fotoğrafseverleri bekliyoruz. Programı indirmek için şuraya, görmek için buraya tıklayabilirsiniz :)

FOTOGRAF SANATI KURUMU F S K
5.ANKARA FOTOGRAF GÜNLERİ 18-26 ARALIK 2009 PROGRAMI

18 Aralık 2009 Cuma

10:00 Anıtkabir Ziyareti ve Çelenk Konulması
19:00 Açılış Konuşmaları
*Açılış Gösterisi “Fotoğrafta 50. Yıl” Fotoğraf Gösterisi
*Fotoğrafta 50. Yıl Onur Heykelciği Töreni
-A. HALİM KULAKSIZ
-ALYAT BURÇ
-ERGİN MİNİSKER
-GÖKŞİN SİPAHİOĞLU
-GÜLTEKİN ÇİZGEN
-GÜNEŞ KARABUDA
-İBRAHİM ZAMAN
-İSA ÇELİK
-LÜTFİ ÖZKÖK
-HÜSEYİN TANBOĞA
-REHA GÜNAY
-Prof. SABİT KALFAGİL
-ŞAKİR ECZACIBAŞI
*Sergiler Katılım Belgesi Töreni
*Sponsorlar Katılım Belgesi Töreni

20:30-22:00 Sergilerin Açılışı ve Kokteyl
-ALİ FUAT ALTIN “Odun Kömürcüleri”
-ALİ İHSAN ÖKTEN “Gökyüzünde Çalışanlar”
-AMER KAPETANOVİC “Twice Christmas”
-ANADOLU AJANSI “Ödüllü Basın Fotoğrafları”
-BİRGÜL ERKEN “Suya Karışan Su Perisi: Allianoi”
-FERİDUN ÇELİKMEN “Kaybolan Kuzey”
-FİKRET ÖZKAPLAN “Dikkat Hayvan Çıkabilir!”
-FSK “Çamlıdere”
-FSK “Doğa ve Doğayla Yüzleşme”
-FSK “Kentle Yüzleşme”
-FOTOĞRAFTA 50. YIL
-IMRE SZABÓ “Black and White”
-KASK “Yüzleşme”
-KEMAL GÖK “Marmara Depremi”
-MEHMET DAĞ - ENGİN YAVAŞ “Dalmak Özgürlüktür”
-SELDA SALMAN ACAR “Doğaya Karşı Kentleşme”
-VEYSEL GÜNAY “1970’ler Anadolu’sunda Harman Yeri”

Yayın İmza Günü ALYAT BURÇ, FİKRET ÖZKAPLAN, GÜLER ERTAN, İBRAHİM ZAMAN, İSA ÇELİK, REHA GÜNAY, SABİT KALFAGİL
Poster Sunum -Prof. Dr. AYLA SAN “Türkçemize Sahip Çıkalım”
-KIRÇEV “Başkentin Anıt Ağaçları”
-DOĞA DERNEĞİ “Su”
-FİKRET ÖZKAPLAN “Anadolu Leoparı Yaşıyor mu?”
Dans Gösterisi A. Ü. Devlet Konservatuarı Modern Dans Bölümü “Images”

Fotoğraf Yarışması
Başlangıç: 18 Aralık 2009 saat 10:00
Bitiş: 26 Aralık 2009 Saat 21:00 “5. Ankara Fotoğraf Günleri En İyi Etkinlik Fotoğrafı”

Fotomaraton
Başlangıç: 18 Aralık 2009 saat 10:00
Bitiş: 21 Aralık 2009 Saat 21:00 “Yaşadığımız Kent: ANKARA”


19 Aralık 2009 Cumartesi

10:00-16:00 Seminer OKTAY ÇOLAK “Portre”
14:00-15:30 Seminer TEKİN ERTUĞ “Fotoğrafımızda Gelenek, Eleştiri ve Üslup Sorunu”
15:00-16:00 Yayın İmza Günü SITKI FIRAT, GÜLTEKİN ÇİZGEN, NECİP EVLİCE
15:50-16:00 Dans Gösterisi A. Ü. Devlet Konservatuarı Modern Dans Bölümü “4 Renk”
16:00-16:30 Fotoğraf Gösterisi İFSAK “50. Yıl Fotoğraf Gösterisi”
Fotoğraf Gösterisi ŞEVKET ŞAHİNTAŞ “Gecenin Öteki Yüzü”

16:30-18:30 Panel
“Yüzleşme” ATİLA CANGIR
Prof. GÜLER ERTAN
GÜLTEKİN ÇİZGEN
MÜKREMİN MUNGAN
MUSTAFA REŞAT SÜMERKAN
18:30-19:00 Fotoğraf Gösterisi BERKANT ÇOLAK “Mübadele”
Fotoğraf Gösterisi ERGUN KARADAĞ “Yüzümün Karası Alnımın Akı”
19:00-19:30 Film Gösterimi HALİL DİŞLİ “Fotoğraf Ustaları Fotoğraf Hakkında Ne Diyor?”
Belgesel Film Gösterimi, Müzik Dinletisi


20 Aralık 2009 Pazar

13:00-14:30 Seminer İSMAİL HAYKIR “Dijital-1”
14:30-16:00 Seminer GÖKER MÜFTÜOĞLU – İLKER ŞAHİN “Doğada Makro”
18:00-21:00 Yayın İmza Günü OZAN SAĞDIÇ, ÖZCAN YURDALAN
15:50-16:00 Dans Gösterisi A. Ü. Devlet Konservatuarı Modern Dans Bölümü “Images”
16:00-17:00
Fotoğraf Gösterisi AYKUT İNCE “Orman Yangınları”
Fotoğraf Gösterisi SAMİ GÜNER KUPASI “Kupa Alan Fotoğrafçıların 2009 Yılı Gösterileri”
17:10-17:50 Söyleşi ÖZCAN YURDALAN “Belgesel Fotoğrafta Yüzleşme”
18:00-19:00 Fotoğraf Gösterisi KAZIM ÇAPACI “Yakınlaşmalar”
Fotoğraf Gösterisi RIZA ÖZEL “İran 2003 Depremi - Lübnan 2006”
Fotoğraf Gösterisi OKAN YILMAZ “Yüzde Yüz”
Belgesel Film Gösterimi, Müzik Dinletisi


21 Aralık 2009 Pazartesi

19:00-20:00 Fotoğraf Gösterisi AGDES BAGHİRZADE “Portfolyo”
Fotoğraf Gösterisi AFAD “Son Ustalar”
Fotoğraf Gösterisi GÜLNAZ ÇOLAK “Sivas Katliamı: Madımak 2 Temmuz 1993”
20:15-21:00 Söyleşi BİRSEL MATARA
“Bireysel ve Toplumsal Yüzleşmede Fotoğrafın İşlevi”


22 Aralık 2009 Salı

19:00-20:00 Fotoğraf Gösterisi İRFAN GÜRAY “6 Kıtadan Doğa”
Fotoğraf Gösterisi YUNUS TOPAL “Toplumsal Olaylar”
Fotoğraf Gösterisi KÜLTÜRÇEV “Mogan’da Son Durum”
20:15-21:00 Fotoğraf Gösterisi AFSAD Doğa Fotoğrafçılığı Gurubu - “Sessiz Tehlike: ÇÖLLEŞME”
Söyleşi Prof. Dr. ÖNER ÇAKAR “Doğanın En Vahşi Yaratığı: İNSAN”


23 Aralık 2009 Çarşamba

18:00-19:00 Yayın İmza Günü GÜLCAN ACAR
19:00-20:00 Fotoğraf Gösterisi ZEYNEL YEŞİLAY “Kıbrıs”
Fotoğraf Gösterisi HÜRDOĞAN AYDOĞDU “Sokaklar-1: Grafitiler”
Fotoğraf Gösterisi GÜLCAN ACAR “Gelenekle Geleceğin Yüzleşmesi”
20:15-21:00 Fotoğraf Gösterisi AHMET BOZKURT “Zirveler”
Fotoğraf Gösterisi NİHAT KARADAĞ “Çatışma Ortamlarında Fotoğraf Çekmek”


24 Aralık 2009 Perşembe

19:00-20:00 Fotoğraf Gösterisi SAMİ TÜRKAY “Yazmacıların Yazgısı”
Fotoğraf Gösterisi ADNAN ATAÇ “İpek Şehir: BURSA”
Fotoğraf Gösterisi SERAP VURAL “Yüz Yüze Yüzleşme”
20:15-21:00 Fotoğraf Gösterisi DASK “DOGAY’da Yüzleşme”
Fotoğraf Gösterisi HABİP YANÇ “Kayıplar”


25 Aralık 2009 Cuma

19:00-20:00 Fotoğraf Gösterisi PAŞA İMREK “Doğunun Çocuk Yüzleri”
Fotoğraf Gösterisi İMRAN DOĞAN-MEHMET PINAR “Hangi Toprağın İnsanları?”
Fotoğraf Gösterisi UĞUR GÜNAY YAVUZ “Kendimle Yüzleşme”
20:15-21:00 Fotoğraf Gösterisi HÜSNA ALTIN “Işığın Büyüsü”
Fotoğraf Gösterisi BAYBARS SAĞLAMTİMUR “Kedah’ta Pirincin Öyküsü”


26 Aralık 2009 Cumartesi

13:00-14:30 Seminer HALİL DİŞLİ “Fotoğrafta Estetik Anlayış”
14:30-16:00 Seminer İSMAİL HAYKIR “Dijital-2”
15:00-16:00 Yayın İmza Günü ADNAN ATAÇ
16:00-16:30 Fotoğraf Gösterisi ERCAN ASLAN “Siyasetin Fotoğrafı”
Fotoğraf Gösterisi SELAHATTİN SEVİ “Rodos, İstanköy ve 12 Ada”
Fotoğraf Gösterisi MURAD SEZER “Ölümüne İntifada”
Fotoğraf Gösterisi MUSTAFA ÖZER “Darfur”

16:40-18:20 Panel
“Fotoğrafta Etik İlkeler ve Telif Hakları” Doç. Dr. ADNAN ATAÇ
ABDURRAHMAN ANTAKYALI
GÜNAY KİRACI
Prof. Dr. İSMAİL DEMİRDÖĞEN
ŞERİF ANTEPLİ
18:30-18:45 Fotoğraf Gösterisi “Fotomaraton Sonuçları”
Modern Dans Gösterimi ve Müzik Dinletisi
18:45-19:00 Kapanış Programı
20:00 Kapanış Yemeği

SALONLARDA YERALACAK DİĞER ETKİNLİKLER

Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi 18-26 Aralık 2009


STANDLAR

- FSK Standı

Derneğimiz ile ilgili her türlü bilgi ve iletişim için, standımızdaki görevliler etkinlik günleri boyunca sizleri bekliyor. Ayrıca fotoğraf ustalarımızın satışa sunulmuş kitaplarını, FSK anı malzemelerini standımızda bulabilirsiniz.

Ankara’nın Fotoğraf Sektörünün öncüleri tanıtım, bilgilendirme ve satış standlarını etkinlik salonlarımızda sizler için hazırlıyor.

- ASDOĞAN FOTOĞRAF
- FIRAT COLOR
- FOTO UĞUR
- SERHAT FOTOĞRAF

FOTOĞRAF OKUMA MASASI

Fotoğraf ustalarımız, etkinlik günleri boyunca dijital ve baskı olarak getireceğiniz fotoğraflarınızı değerlendirecekler.

“5. AFG HATIRASI” FOTOĞRAF ÇEKİMİ

İSMAİL HAYKIR’ın objektifinden “AFG5 Hatırası” fotoğrafları çektirebilirsiniz.

İÇ MEKAN YAYINI

Konferans salonlarındaki etkinlikler, 9 gün boyunca Edessa Fotoğrafçılık tarafından projeksiyon ile sergi alanlarına aktarılacak.

BELGESEL FİLM GÖSTERİMLERİ

Etkinlik salonunda, HALİL DİŞLİ’nin yönetmenliğini yaptığı “Işıkla Gölge” belgeseli izlenebilir.

MODERN DANS GÖSTERİLERİ

Etkinliğimiz, Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuarı Modern Dans Bölümü’nün sunacağı “Yüzleşme” temalı modern dans gösterileri ile zenginleşecek.

MÜZİK DİNLETİLERİ

Sergilerimizi, açılış ve hafta sonlarına gelen günlerde, isimlerini daha sonra duyuracağımız sanatçılarımızın müzik dinletileri eşliğinde gezebilirsiniz.

11 Aralık 2009 Cuma

5. Ankara Fotoğraf Günleri

"Fotoğraf Sanatı Kurumu tarafından bu yıl beşincisi düzenlenen “5. Ankara Fotoğraf Günleri” 18-26 Aralık 2009 tarihinde Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezinde gerçekleştirilecek.
5. Ankara Fotoğraf Günleri kapsamındaki etkinliklerinde bu yıl “Yüzleşme” teması işlenecektir. Fotoğraf sergisi, fotoğraf gösterisi, fotoğraf ve kitap imza günleri, söyleşi, seminer, panel ve fotosafari gibi geniş bir yelpazedeki fotoğraf etkinlikleriyle Ankara 9 gün boyunca fotoğraf dolu günler yaşayacak.

Tema dışı etkinliklerin de izlenebileceği, fotoğraf festivali niteliğinde gerçekleştirilecek bu etkinlik, tüm üyelerimizin ve fotoğrafseverlerin ilgisi ve desteği ile amacına ulaşacaktır."

Fotoğraf günlerinin kopyala/yapıştır metni budur. Güzel ve fotoğraf dolu bir hafta olacak. Biz de orada görevli olarak elimizden geleni yapmaya çalışacağız. Gelmek isteyen olursa bekleriz efendim, eğer bizim de sizin adınıza yapabileceğimiz birşeyler olursa buradayız. Etkinlik takvimi hazır ancak ufak tefek değişiklikler yapılıyor, ardından programı da ekleyeceğim.

Ayrıca atölye çalışmaları hariç diğer programlar ücretsiz olacaktır. Türkiye'nin farklı yerilerinden usta fotoğrafçılar hatta yurtdışından fotoğrafçıların gösterileri ve sergilerini kaçırmamanızı kendi adıma tavsiye ederim.

Herkese iyi günler efendim.

5 Aralık 2009 Cumartesi

Fotoğraf Tarihi-1 (Fotoğraf Ne Demektir?)

Yine önceden yazacağım dediğim bir konu. Hatta bu konuda yazmak için sevgili Alberto Modiano'dan izin almıştım kitabından yararlanmak için. Fotoğraf tarihi birçok kişi için sıkıcıdır aslında ancak meraklıları için özet şekilde ve kısa kısa bilgiler aktarmaya çalışacağım.

Fotoğraf sözcüğü ilk kez 25 Şubat 1839'da Vossishe Zeitung dergisinde yayınlanan bir yazıda Alman astronom Madler tarafından kullanılır. Buna karşılık fotoğraf çekmek fiili (to photograph) ve fotografik sıfatı İngiliz astronom Sir John Herschel'in notlarında 1839 yılının ocak ayında kullandığı ve bu bilginin 14 mart 1839'da "On the Art of Photography" yazısında ilk kez yazılmıştır.

Fos, fotos sözcüğü yunanca ışık demektir, grafe ise yazmak anlamına gelir. Fotoğraf bu durumda ışıkla yazmak demektir. Temel mantık ise bir kutudaki/odadaki küçük bir delikten deliğin karşısındaki kenara görüntünün iz düşümüdür. Herhangi bir ayakkabı kutusunun bir kenarına kalemle delik açarsanız (delik olabildiğince küçük olmalı) ilkel bir fotoğraf makinesinin kasasını elde etmiş olursunuz :)

Teknolojinin dijital olması fotoğrafın mantığını değiştirmez. Dijital makinelerimiz de küçük birer kutudur ve önündeki delik mercek mekanizması ile güçlü hale getirilmiştir. Arkasında ise algılayıcı olarak dijital bir sensör bulunur.

Şimdilik bu kadar yeter, uzadıkça sıkabilecek bir konu olduğu için kısa kesmeye çalışıyorum. Soğuk bir Ankara akşamından herkese iyi haftasonları, iyi akşamlar efendim.

16 Kasım 2009 Pazartesi

Fotoğraf Çekmek-12 (Doğru Beyaz Ayarı) Dijital Dersler-12 (Adobe Camera Raw'da Beyaz Dengesi)

White balance, beyaz dengesi, beyaz ayarı... Hepsi aynı anlamda aslında. Fotoğraf çekmek-11 başlıklı yazıda beyaz dengesi hakkında genel bir bilgi vermiş ve nasıl doğru beyaz ayarı yaparız diyerek yazıyı sonlandırmıştım. Bu yazıyı aslında daha güzel hazırlamak için vakit bekliyordum ve bir türlü gerekli vakti bulamadım. Aslında biraz forum, biraz blog gezince, özellikle evde birşeyler üretip fotoğraflarını çeken arkadaşların (özellikle de hanımların) wb (white balance) ile ilgili sıkıntıları olduğunu farkettim ve bir an önce örnek bir fotoğraf çekip yazmaya başladım.

Gündüz iş yerindesiniz veya çocuklarla uğraşıyorsunuz. Akşam eve geldiniz. Fotoğraf çekiyorsunuz fakat ördüğünüz kazak kırmızı olmasına rağmen turuncumsu bir renk alıyor. Sıcak renkler fotoğrafa daha çok hakim. Gündüz çektiğiniz fotoğraflarda ise böyle bir sıkıntı yok.

Bunun sebebi günümüzdeki fotoğraf makinelerinin özellikle gün ışığında ve belirli sıcaklık değerleri arasında renk sıcaklığını otomatik olarak algılayıp renk düzeltmelerini yapabilmesi. Ancak önceki yazıda belirttiğim mum ışığı, tungsten gibi ışık kaynaklarında değerleri algılamakta güçlük çekebiliyorlar. Bu yüzden yanlış beyaz dengesi değeri ile yanlış renklerin oluşmasına sebep oluyor.

Sebebini yazmadan sonuca girmek istemedim. Nedenini bilelim ki ona göre çözümler üretelim. Farketmişsinizdir, bu blogdaki yazılarda genelde şu yüzden şöyle olur diye başlıyor ve çözüme götürmeye çalışıyorum.

Çözüm önerileri:

1- Fotoğraf makinenizin beyaz ayarı/white balance/beyaz dengesi menüsüne girip evdeki ışığınıza göre ayarınızı el yordamı ile yapın. Eğer odanızdaki ışık veya fotoğraf için kullandığınız yapay ışık bildiğimiz ampül ise (sarı ışık) tungsten seçeneği doğru olacaktır. Eğer floresan bir ışık altında çekiyorsanız floresan/fluorescent seçeneği çözümü getirir. Ya da manuel olarak sıcaklık değerine müdahele şansınız varsa düşük değerlerden başlayarak deneme yanılma yöntemi kullanın (2500-3000-3500). Uğraştırıcı mı? O zaman diğer maddeye geçelim.

2- Fotoğraf makineniz önceden beyaz ayarı yapma gibi bir seçenek sunuyorsa (genelde white balance menüsü altında "pre" olarak geçer) nasıl yapıldığını kullanım kılavuzundan öğrenip uygulayın. Bunun için beyaz bir yüzey veya beyaz bir A4 kağıdı kullanmanız gerekir. Kamera sizin o kağıdın fotoğrafını çekmenizi veya deklanşöre yarım basılı tutarak 1 sn. civarı beklemenizi ister. Tamamen üretici firma takdiri :) Bu da zor geldi ya da yapamadığımızı varsayalım, size diğer bir seçenek. Ama A4 kağıdından kurtulamadınız haberiniz olsun.

3- A) Fotoğrafı otomatik beyaz dengesi ile çekin (veya herhangi bir beyaz ayarı ile). Fotoğrafınızın bir köşesine beyaz dosya kağıdını yerleştirin. Onu daha sonra fotoğraftan atacaksınız, o yüzden kendi karenizi bozmadan geniş alabilirsiniz. (Fotoğrafı raw olarak çekmeniz gerekir, jpeg fotoğraflarda aynı derecede güzel sonuç alamazsınız, bu yüzden raw fotoğraf göre anlatıyorum. Nedir bu raw diyenler şu linki takip etsinler).
Bu fotoğrafı özellikle yanlış beyaz ayarı ile çektim. Mavi olması gereken iplik mora yakın, kırmızı ise vişne gibi bir renk aldı.

B) Fotoğrafımızı Adobe Photoshop ile açalım. Karşımıza Adobe Camera Raw ekranı açılacak. Eğer yoksa eklentiyi yüklemeniz gerekir.

C) Bu ekranda yukarıdaki beyaz dengesi aracı / white balance tool yazan kulak damlası çubuğuna benzeyen ikonu seçip fotoğrafın kenarında görünen beyaz kağıdımıza tıklayalım.D) Beyaz dengesi yazan yerde şu anda özel yazıyor. Bir de sağdan pozlama dengesi/kontrast ayarı yapabildiğimiz yerde otomatik seçeneğine bastım (Farkettim ki fotoğrafım eksik de pozlanmış).

E) Ardından da dijital dersler-3'te anlattığımız gibi fotoğrafımızı kırpalım ki kağıt kareden çıksın.Bu beyaz kağıt uygulamasını manzara fotoğrafından portreye kadar her yerde kullanabilirsiniz. Benim makine çantamda bir adet dosya kağıdı hep bulunur. En azından not almanıza yarıyor :) Fotoğrafla ilgili başka faydaları da var, ileride onlardan da bahsedeceğim.

Evimizde hobi amaçlı veya ufak tefek ek gelir amaçlı yaptığımız ürünlerin fotoğrafını çekmek için binlerce dolar stüdyo parası harcamanıza gerek yok. Basit ışık kaynakları, tripod (üç ayak) ve A4 kağıdı profesyonel olmasa da büyük anlamda çözüm sağlıyor değil mi?

Herkese iyi akşamlar efendim.

Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu (TFSF)

Evet evet, ülkemizde fotoğrafçıları bir çatı altında toplayan bir federasyon var. Aslında fotoğrafçıları demeyelim de fotoğraf derneklerini diyelim. Ülkemizde fotoğraf hala sanat olarak kabul edilmiyor. Edilip edilmemesi gerektiği ayrı bir tartışma olabilir ancak federasyon kendi çabası ile birşeyler yapmaya çalışıyor. Doğru, yanlış veya eksik olması bir tarafa, ülkemizde düzenlenen fotoğraf yarışmaları TFSF'den onay alırlarsa yarışmanın güvenilirliği bir miktar daha üst düzeyde. Bu konuda kat etmemiz gereken uzunca bir yol daha var aslında. Uluslararası yarışmaları takip ederseniz, ulusal yarışmalardan farklı neler olduğunu görebilirsiniz. Aslında ben aklıma geldikçe federasyona "Bu da böyle olsa nasıl olur ki acaba?" diye çıtlatmaya çalışıyorum (Direkt federasyona değil, federasyon yetkililerine laf arasında).

TFSF'ye ait bir web sitesi bulunmakta ve bu siteden onaylı yarışmaları, fotoğrafla ilgili haberleri takip edebilme imkanına sahipsiniz (tabii ki iletilmiş olanlara, federasyon bir ajans gibi fotoğrafla ilgili haberleri toplayıp sitesinde sunmuyor). Yaşadığınız şehirde fotoğraf derneği var mı gibi sorularınıza da cevap alabilirsiniz.

Federasyonun sitesi www.tfsf.org.

Herkese iyi haftalar dilerim efendim.







Fotoğraf: Düzce-2008

21 Ekim 2009 Çarşamba

Fotoğraf makinesi alacaktım da kaç MP olsun?

Megapiksel çılgınlığı. Sanırım soru sorma amacı ile e-posta gönderen arkadaşların büyük kısmının bana sorduğu soru buna benziyor. Kızmıyorum bu tip sorulara, dalga da geçmiyorum. Herhangi bir teknoloji marketin kamera reyonuna gittiğinizde "Bu 12 milyon piksel, kesinlikle tavsiye ederim" veya "Fotoğraf makinesine artık ihtiyacınız yok, bu cep telefonu tam 8 mp" gibisinden yoğun satış ve mp savaşları kampanyaları altında tüketicilerin de megapikseli en önemli ölçüt olarak görmeleri kadar doğal bir durum yoktur.
Kompakt diye tabir edilen makinelerle de iyi sonuç almanız mümkündür. Bu tamamen sizin kamerayı tanımanız ve değişkenler arası bağıntı konusunu (diyafram, enstantane, iso) bilmenizle yakından ilişkilidir. (Antalya-2009, kamera: Olympus SP-350 UZ)

Zaten bu satış, reklam ve tükettirme baskısı ile henüz 6 ay önce alıp "Mükemmel bir makinem var artık" dediğimiz kameralardan soğuyuveriyoruz. 7-8 sene önce National Geographic gibi prestijli ve görsel olarak kaliteli bulduğumuz dergilerdeki fotoğraflar o zamanki kameralar ile çekildi. O teknolojideki bilgisayarlar ve programlar ile işlendi. Şimdi elimize 7 sene önce çıkarılmış bir dijital makine geçtiğinde "Hehe, bu mu senin makinen, ben Nikon D3 aldım - Canon 5D aldım" gibi nidalarla da karşılaşmamak elde değil. "Photoshop CS4 çıkmış duydu mu?" sorusu da aslında bu çılgınlıkla fazlaca bağlantılı. Programların yeni versiyonları kolaylıklar ve avantajlar sağlasa da temel işlemlerimizi hali hazırda yapabildiğimiz versiyonlar kullanılamaz hale gelmez değil mi?

Asıl bahsetmek istediğim konuya gelince. Fotoğraf makinesi alırken dikkat edilmesi gereken hususlar makinenin çözünürlüğünün ne kadar yüksek olduğu değildir. Kameranın sensör kalitesi, işlemci teknolojisi, lens kalitesi gibi etkenler toplam değerlemeye tabi tutulur. Bunca değişken varken hangi kamerayı almalı?

Bir marka veya model söylemek taraftarı değilim. Genel olarak önerim, giriş seviyesi ve hatıra fotoğrafı çekecek arkadaşlar bütçelerine göre gidip tipini beğendikleri makineyi seçsinler, pişman olmazlar. Estetik ve fiziksel kavramlar hatıra fotoğrafı için kullanılacak kameralarda en önde gelen özelliktir diye düşünüyorum. Fiyat aralığı 250-350 lira olan makinelerin birbirinden çok fazla farkı yoktur. Hepsinin birbirine göre ayrı üstünlükleri vardır. Ancak 300 liraya 10 küsür megapiksel diye fazlaca tanınmamış bir markanın bir makinesini almak, 1 hafta sonra "Herşeyi doğru yapıyorum ama fotoğraflarım çok kötü" cümlesini kurmanıza sebep olacaktır, haberiniz olsun.

6 megapiksellik bir fotoğraf makinesi ile çekilmiş ve sonrasında da hemen hemen yarısı kırpılmış bir fotoğraf. Sergi afişi için 70x100 boyutlarında basıldığında bile çok fazla sorun teşkil etmemişti. Bu da megapikselden öte işlemci, sensör kalitesi ve fotoğrafın doğru çekilmesi gibi etmenlerin daha da önemli olduğunun bir göstergesi olsa gerek. (Kamera: Nikon D40, Ankara-2007)

Fotoğraf çekmeyi çok fazla bilmiyorsanız ve gerçekten bu yönde bir kariyer planlamıyor veya uğraşı vermeyecekseniz fazlaca para dökeceğiniz profesyonel makinelerden (SLR makinelerden bahsediyorum) uzak durun derim. SLR makinelerin kompakt makinelere göre elbetteki çok fazla avantajı vardır ancak kullanımının da daha zor olacağını bilmeniz gerekir. Bu şuna benzer, nasıl picassa veya lightroom gibi basit fotoğraf işleme programlarını photoshop, photoimpact gibi daha karmaşık olanlara tercih ediyorsak çoğumuz, kompakt makineleri de tercih etmek yerinde olacaktır. Bu yazıda kompakt ile SLR karşılaştırması yapmayacağım. İlerleyen zamanlarda daha detaylı bir şekilde yazmayı düşünüyorum (En azından şu an için 3-4 farklı fotoğraf makinesini sürekli kullanan birisi olarak tecrübelerimi aktarmaya çalışacağım).

Çok uzadı biliyorum. Not defterimde bulduğum bir takım veriler ile yazıyı sonlandırmak isterim. Kaç megapiksel fotoğraf makinesi ile hangi boyutta baskı alınabileceğine dair bir tablo.

3 megapiksel: 13x18 cm
4 megapiksel: 18x24 cm
5 megapiksel: 24x36 cm
6 megapiksel: 30x45 cm
8 megapiksel: 40x50 cm
10 megapiksel: 58x85 cm
12 megapiksel: 70x100 cm

Bugüne kadar 10 megapiksellik kameranızla 58x85 cm boyutunda baskı alan kaç kişi var acaba aramızda? Baskı boyutlarını raw çekersek 2 katına çıkarabileceğimizi de düşünürsek megapiksel çok da anlamlı bir değer değildir bizim için. İnternette de yayınladığımız fotoğrafların ortalama 800x600 px (yani yarım megapiksel) olduğunu düşünürsek MP savaşlarının sizi de alt etmesine izin vermeyin.

İyi akşamlar efendim...

20 Ekim 2009 Salı

Tekrardan Merhaba

Çok uzun zaman oldu yeni birşeyler yazmayalı. Aklımda sürekli birşeyler vardı aslında. Yaz dönemi fotoğraf işleri ile bir hayli yoğun geçti, bunun yanında ev taşıma gibi sıkıntılarla da uğraştık. En sonunda bir miktar daha boş bir dönem.

3 ay önce beyaz dengesi ayarını nasıl doğru yapacağız diye bir soru sorarak fotoğrafla ilgili son yazımı yazmışım. Bunun için örnek bir fotoğraf çekip anlatacaktım. Ara çok uzun olmuş, takip eden arkadaşlar kusura bakmasın.

Aslında blog için ara vermiş de olsam e-posta adresimden bana ulaşıp soru soran arkadaşları cevapsız bırakmamaya çalıştım. Yine sorusu olan arkadaşlara cevap vermek için elimden geleni yaparım. Yarından itibaren tekrar basit anlatımlarla bildiklerimi aktarmaya çalışacağım tekrar sizlere.Bu arada koskoca yaz boyunca ne yaptığımı merak edenler var ise (bazı arkadaşlar zaten biliyorlar) onlara yaptığımız işle ilgili birkaç kare göstermek istedim. Düğün hikayesi ile ilgili daha fazla fotoğrafı ve bilgiyi web sitemizde (www.dugunhikayesi.com) ve facebook grubumuzda bulabilirsiniz.

Tekrar görüşmek dileğiyle. Işığınız bol olsun efendim...

11 Ağustos 2009 Salı

Fotoğraf Dersi verilir (Gitar, Davul, Flüt vs dersine karşılık)

Böyle birşey yapmaya karar verdim. İsteyene fotoğraf dersi vereceğim. Ankara'da özellikle Eryaman veya Batıkent civarında olması tercih sebebimdir. Bunu ücret karşılığı değil de elektro gitar dersi veya başka bir müzik enstrümanı dersi karşılığında yapmak istiyorum :) Ayça bana erken doğumgünü hediyesi bir elektro gitar aldı ve ben de çok fazla haşır neşirim kendisiyle bu aralar.

Başka bir müzik enstrümanı da olabilmesinin sebebi Ayça da bir müzik aletine başlayacak ama tam olarak karar veremedi henüz :) Belki bir ders karşılığı hangi aleti alacağına karar verir (Davula yani bateriye ilgisi var gibi ama kesin kararını da vermiş değil).

Hani olur da birisi bu yazıyı okursa sağ taraftaki e-posta adresimden bana ulaşabilir. Acelem yok, çok fazla ders alıp kafanızı şişirmeyeceğim söz. Sadece birilerinin doğru işler yapıp yapmadığımı kontrol etmesi gerekiyor gibime geliyor.

Farklı tavsiyeleri olan varsa da açığım (Örneğin grubumuzun fotoğraflarının çekilmesine karşılık ders veririm gibisinden).

Güzel teklif değil mi ama? 1 olan bilgilerimiz paylaşılınca olacak 2'şer bilgi. Para harcanıp gidiyor ne de olsa...

Herkese iyi günler dilerim

7 Ağustos 2009 Cuma

Kadın Fotoğrafçılar Grubu (Şimdilik Feysbukta)

Türkiye'de kadınların da olduğu ve birşeyler yapabildiğine dair oluşumları gördükçe mutlu oluyorum. Bunun sebepleri arasında kendini ezilmiş ve birşey yapamayacakmış gibi hisseden kadınların cesaret almasının yanı sıra ayakları üzerinde durmayı başarabilecekleri kanısına varmaları isteğimdir herhalde. Bunu okuyanlar şimdi "Ne yani biz kendi ayaklarımız üzerinde duramaz mıyız?" gibisinden tepkiler vermesinler. Siz zaten bu satırları okuyacak kadar özgür, internete girebilen, muhtemelen bir iş veya hobi sahibi insanlarsınız ve gerçekten ülkemde azınlıktasınız.

Yine uzattım :) Geveze adam halleri işte. Fotoğrafla ilgilenen her kadının katılabileceği bir grup. Sizin de bir feysbuk (facebook) hesabınız varsa burayı tıklayarak grubun sayfasına ulaşabilir ve katılabilirsiniz.

4 Ağustos 2009 Salı

Nasılsınız? (Fotoğraf forumları)

Forum sayfalarının fotoğrafçılıkla ilgili bölümlerini ve fotoğrafçılıkla ilgili sitelerin forumlarını okumak çok öncelerden beri benim için bir alışkanlık şeklinde. Uzun bir zaman önce fazlaca tartışıyorum ve canımı sıkıyorum diye bir siteden üyeliğimi silerek kaçmıştım. Şimdilerde forumları okurken genelde giriş yapmadan göz atıp gülüyorum. İçimden yazmak, cevap vermek, yanlışsınız diyebilmek geçiyor ama yapamıyorum işte, sözüm var :)

Önemli bir soru veya sorun görür de cevap bulunamadığını farkedersem kısa yoldan özel mesaj atmayı tercih ediyorum. Yeter ki forumlarda adım çıkmasın gibisinden. Konular çok fazla uzayabiliyor çünkü.

Gün geçmiyor ki "resim mi fotoğraf mı?" "nikon mu canon mu?" "fotoğraf sanat mı değil mi?" hakkında hararetli tartışmalar çıkmasın. Hatta bazen entel takılma çabasındaki arkadaşlar "Bu bir fotoğraftır, resim değildir. Resim çizilir." gibisinden laflar ederler. Çok bildikleri içindir kendilerine göre.

Bugün en sonunda dayanamadım. Dedim birşeyler yazayım ama forumlara yazmama gibi bir alışkanlık takındığıma göre artık fotonomiden bir girdi oluşturur yazarım dedim. İçimi dökmem lazım ama :)

Fotoğrafa resim demek yanlış değilse resime de fotoğraf denilebilirmiş yani birbirinin yerine kullanılabilirmiş. Bu şartlar altında bir ressama gidip "Ne güzel fotoğraf" demenin abesliğinden bahsetmiş arkadaş. Yani fotoğraf fotoğrafmış, resim resimmiş.

Eğitim sistemimizin bizi sadece 180 küsür dakikalık sınava hazırladığının ve bize birşeyler vermediğinin kanıtlarından birisidir bu. Çıkarıma bakar mısınız? Bilimsel kanıt sunuyor. O buysa bu da budur gibisinden.

Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük'ten alıntı:

resim -smi
isim Arapça resm

3 . Fotoğraf:
"Güzel İnebolu kızı, duvara yapıştırılan Gazi'nin resmine uzun uzun baktı."- A. Gündüz.

Ben de fotoğrafa fotoğraf denmesi taraftarıyım ancak resim dersen eğer kıyametler kopmaz, bunun için savaş vermek gerekmez. TDK zaten resmin 3. anlamı olarak fotoğrafı vermiştir. İşin daha da komiği, şimdi arkadaşın çıkarımına gidiyoruz. Resmin 5. anlamı törendir. Hani resmigeçit (geçit töreni anlamına gelir, yanlış anlaşılmasın. Devletle ilgili anlamındaki resmî değildir bu) yaparız ya bazı günlerde. Bu şartlar altında bu kelimenin doğruluğu kesin ise bir ressama gidip resmine "Aa ne güzel tören" diyebiliriz :) Lütfen törene resim demeyelim, tören diyelim kampanyası başlatmalı sanırım :)

İşlerimiz bir miktar yoğundu bu aralar. Düğün hikayeleri fazlaca hareketli geçti. Yeni oyuncağım olan gitarla da fazlaca meşgulüm sanırım. Blog takipçilerini ihmal etmiş oldum. Zaten birçok kişi tatilde, bizim de bir tatile ihtiyacımız var artık. Yine bir fotoğrafla hoşçakalın diyorum efendim. Herkese iyi günler, bol fotoğraf çekmeler ve hayatı resmetmeler dilerim.
Yüzleri boyalı çocuklar. (2009-Ankara Kalesi)

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Bir fıkra ve Ülkü Tamer'den Ara Güler ile ilgili bir anı

Bugün Mine Abla gönderdi bu fıkrayı bana. Beğendiğim için paylaşmak istedim. Mine Tuncer AFAD'ın (Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği) başkan yardımcısı ve çok sevdiğim ve saydığım bir fotoğrafçı. Fotograflar.net fotokonkur ve fotokritikte fotoğraflarından örnekler var. Ayrıca fotono1 ve fotopyamag'da da minetuncer kullanıcı adı ile bulabilirsiniz.

Bir profesyonel fotoğrafçıyı yemeğe davet etmişler... Yemek sırasında çektiği birkaç fotoğrafı ertesi gün jest olsun diye evin hanımına hediye olarak getirmiş fotoğrafçı..

evin hanımı:
-“Çok güzel fotoğraflar bunlar..” demiş
-“Kameranız çok iyi olmalı..”

Fotoğrafçı:
-“Sizinde dün geceki yemekleriniz harikaydı.. Sizin de tencereleriniz harika olmalı!..”

-----------***-----------***-----------***-----------***-----------***-----------

Bu yazı da Ülkü Tamer'in 2005'in ağustosunda radikal gazetesinde yayınlanan yazısından. Yazının orjinaline buradan ulaşabilirsiniz.

Bir gelişinde yine heyecanlıydı. Ama sinirliydi bu kere. "Yahu," dedi, "boyuna soruyorlar, 'sen ne marka fotoğraf makinesi kullanıyorsun?' diye. Fotoğraf, makineyle mi çekilir! Şimdi en gelişmiş elektrikli daktilo bende olsa, en iyi romanları ben mi yazarım!"

Azıcık sakinleştikten sonra ekledi:

"Ben singer dikiş makinesiyle bile fotoğraf çekerim!"

Çaylarımızı içerken keyfi yerine gelmişti.

"Bir sürü herif var," dedi. "Alıyorlar ellerine makineleri, düşüyorlar Anadolu yollarına. 'Aman aman, dur, bir inek gördüm.' Durduruyorlar arabayı, şip-şak, ineğin fotoğrafını çekiyorlar. Sonra yola devam. 'Aman aman, dur, bir harmanyeri gördüm.' Şip-şak, harmanyerinin fotoğrafı. Yola devam. 'Aman aman, dur, bir çoban gördüm.' Yahu, ben o çobanın fotoğrafını çekmek için onunla dost olmalıyım, beraber yemek yemeliyim, bir gece çadırında kalmalıyım. Ancak ondan sonra fotoğrafını çekebilirim."

-----------***-----------***-----------***-----------***-----------***-----------

İnsanın hem özgüvenini yerine getirebilecek hem de kırabilecek türden iki yazı. Umarım yaz günleriniz güzel geçiyordur. Herkese iyi günler dilerim.Filmli, hafif arızalı, sıradan bir makine, standart bir lens ve tarihi geçmiş negatifle çekilmiş bir fotoğraf. Nedense ben seviyorum, belki de yolculukla ilgili olduğu içindir, paylaşmak istedim. (Yok yok, benim henüz dikiş makinesi ile bile çekerim diye bir iddiam yok)

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Fotoğraf Çekmek-11 (Beyaz Dengesi)

Beyaz dengesi daha çok bilinen adı ile white balance ya da renk sıcaklığı. Fotoğraf Çekmek-9 başlıklı yazıda ışığın özelliklerine değinmiş ışığın şiddetinden, kontrastından, renginden kısaca bahsetmiş, keskinlik ve doygunlukla ilgili kısa açıklamalar yapmıştım.

Isıtılan bir cisim öncelikle kırmızı daha sonra sırasıyla turuncu, sarı, beyaz ve sonunda da mavi bir renk alır. Renk sıcaklığı tanımı ışık kaynağının sıcaklığı ile alakalı bir kavram değil renginin bir ölçüsüdür. Birimi derece kelvindir.

Bazı ışık kaynakları ve renk sıcaklıkları ile ilgili bilgi vermek isterim. Çeşitli kaynaklarda farklı ama birbirine yakın dereceler verilmekte. Ben referans olarak elimdeki eğitim notlarını ve nikon digital'in verilerini kullanacağım.

Işık Kaynağı_____________________________Renk Sıcaklığı (Kelvin)
Mum ışığı_______________________________1000-2000
Ampül (tungsten)__________________________2500-3000
Gün doğumu ve gün batımı___________________3500-4000
Floresan________________________________3800-4500
Elektronik flaş____________________________5000-6000
Gün ışığı________________________________5500-6500
Ortalama aydınlık bir gün____________________8000
Aydınlık bir günde gökyüzü___________________9000-10000

Değerleri farklı kaynaklarda farklı görmemiz rakamların hatalı olduğunu göstermez. Gün ışığı değişken sıcaklığa ve şiddete sahiptir. Bu yüzden renk sıcaklığı değişebilir. Yukarıdaki değerler ortalamadır.

Işık kaynağının sıcaklığı renkli fotoğrafta önem kazanmaktadır. Eğer dijital makinenizin ayarı doğru renk sıcaklığını veriyorsa veya doğru filmi kullandıysanız renkler normalde olduğu gibi çıkacaktır. Yanlış ayarlarda fotoğrafınızdaki renkler daha sıcak veya daha soğuk çıkarlar.

Fotoğraf örneklerinde de göründüğü gibi renk bozulmaları bizi çoğu zaman hoşnut etmez. Ancak bazen sarımtırak mum ışığı rengi çekimimizin konusuna uygun olabilir. Ya da masmavi ağaçlar ve bir manzara istiyor olabiliriz. Bu durumda yapmanız gereken şey de wb ayarlarınızla oynayarak (veya sonradan photoshop ile wb ayarınıza müdahele ederek) istediğiniz tonları yakalamaktır.

İki kopya vereyim. Mavi manzara görüntüleri için daha düşük değerlerde (örneğin fluorescent) bir beyaz dengesi ayarı seçebilirsiniz. Mum ışığının kırmızımsı rengi için de beyaz dengesi ayarınız gün ışığında kalsın ve çekiminizi yapın, nasıl? Gayet sıcak bir görüntü elde ettik değil mi? (Ya da hiç ellemeyin, dijital makineler zaten kapalı ortamlarda genelde beyaz dengesini yanlış hesaplarlar).

Peki doğru değerleri nasıl bulacağız? Fotoğraf Çekmek-12 başlıklı yazımızda görüşmek üzere...

Örnekte renk sıcaklığının doğru değeri 4300'dür. Yağmurdan sonra hafif kapalı bir gökyüzünde çekilmiştir. WB değerini daha sonradan 2300 ve 6300 yaptığımızda renklerdeki sapmalar açıkça ortaya çıkıyor değil mi? (2008-Serik/Antalya)

3 Temmuz 2009 Cuma

Geleneksel ve Dijital Fotoğrafçılık Hakkında

Bir yazıyı yazmadan önce genelde internette bir miktar araştırma yaparım. Konu ile ilgili önceden verilmiş bir bilgi var mı, ne tür bilgiler vermişler gibisinden göz gezdiririm. Amacım aynı noktalara çok fazla değinmeden merak edilenleri ele almaya çalışmaktır aslında.

İşte tam bu noktada beyaz ayarı, beyaz dengesi, white balance gibi aramaları yaptıktan sonra sağlıklı sonuçlara ulaşamadım (Sıradaki yazının da beyaz dengesi yani renk sıcaklığı ile alakalı olduğu ortaya çıkmış oluyor sanırım). Birçok kişi bu beyaz dengesi denilen konunun dijital fotoğrafçılıkla beraber hayatımıza giren bir konu olduğunu zannediyor. Bunun üzerine , diğer konularla da ilgili bir miktar daha araştırma yaptım ki birçok kişi fotoğrafçılığın unsurlarını dijital unsurlar zannederek bilgiler veriyor. Bu yanlış bilgileri de insanlar doğru kabul ederek okuyor malesef.

Ben de bu yüzden hemen söyleyeyim, ne ISO ayarı (ASA yani ışığa duyarlılık) ne de WB denilen unsurlar dijital fotoğrafla beraber girmemiştir hayatımıza. Dijital fotoğrafçılık temellerini geleneksel fotoğrafçılıktan alır ve bu nereden baksanız 200 yıllık (hatta çok çok daha uzun) bir süreçtir. Mantık ve temel aynıdır kısacası. Geleneksel fotoğrafçılık ile dijital fotoğrafçılık arasındaki en önemli fark film yerine dijital alıcılar (sensör) kullanılması ve karanlık odanın yerini şimdilerde aydınlık oda denilen bilgisayar ve programların almasıdır (Yani photoshop, picasa, adobe lightroom, photo impact vs).

Fotoğrafın oluşma mantığı aslında şudur. Bir mercekten veya delikten geçerek karanlık bir kutu içerisindeki ışığa duyarlı madde üzerinde görüntü oluşturma fotoğraftır yani ışıkla çizmektir. Merceğimiz hala aynı mercek, kutumuz aynı kutudur. Işığa duyarlı maddemiz ise teknoloji ile beraber film (gümüş tuzu kaplı plastik şerit) yerine sensör (algılayıcı) olmuştur.

Hepinize iyi haftasonları dilerim. Ice Age 3 sinemalarda, kaçırmayın :)Yüksek ISO'nun dijital makinelerde kumlu görüntü vermesi gibi yüksek ASA filmler de geleneksel fotoğrafçılıkta daha kumlu/grenli görüntü oluşmasına sebep oluyordu. (Kamera: Pentax ME Super * Lens: Pentax SMC-M 50mm f/1.7 * Film: Ilford HP5 Plus -400 ASA- * 2007-İstanbul)

30 Haziran 2009 Salı

Dijital Dersler-11 (Raw ve Jpeg Farkı)

Dijital ders mi desem fotoğraf dersi mi desem kararsız kaldım. Artık fotoğraflarımız çoğunlukla dijital teknoloji üzerinde olduğu için dosya formatları genel olarak fotoğraf ile ilgili denebilir.

Yine sıkça merak edilen bir konu. Raw dosya formatı nedir? Jpeg'ten farkı nedir? Raw fotoğraf çekmek bize ne gibi avantajlar ve dezavantajlar sağlar? Ben hangi dosya sistemini kullanıyorum? Bu soruların hepsine bu yazımızda cevap bulmaya çalışacağız.

Raw uzantılı fotoğraf dosyaları işlenmemiş fotoğraf formunu belirtir. Dosya uzantısı nikon için nef, diğer makineler için de değişme olasılığı var ama genel olarak raw yani ham adını veriyoruz. Raw dosyaları windows fotoğraf görüntüleyicisi ile görme imkanımız malesef yok. Eklentisi varsa da ben bilmiyorum. Yani jpeg dosyalar gibi üzerine çift tıklayınca hemencecik bilgisayar ekranımızda göremiyoruz. Ben ulead instant viewer ve picasa fotoğraf görüntüleyicisini kullanıyorum. Önceden ACDsee de kullanmıştım ama uzun bir süredir bilgisayarımda yüklü değil.Yukarıdaki şekildeki menü sadece raw formatta çektiğiniz fotoğraflarınızı açarken karşınıza gelecektir. Kullanımı basit ve hoş olan bu iş için Adobe firmasına ne kadar teşekkür etsek azdır elbette :) Ayrıca her fotoğraf makinesi üreticisinin kameranız ile birlikte verilen cd'sinde kendisine ait bir raw yazılımı vardır. Bunların da genelde kullanımı basit ve çok işe yarardır.


***Avantaj*** Raw dosyalar jpeg dosyalara göre bir miktar büyük oluyorlar sıkıştırılmadığından dolayı. Örneğin bu yusufçuk fotoğrafını raw+jpeg fine formatta çekmiştim (yani raw+en yüksek kalite jpeg). Buna rağmen jpg dosya boyutum 3.29 MB iken aynı fotoğrafın raw dosyası 7.55 MB.

***Avantaj*** Jpeg dosyalar kameranız tarafından kaydedilirken kameranızdaki ayarlara göre keskinlik, kontrast, doygunluk ve beyaz ayarları ile bir miktar sıkıştırılıp kaydedilir. Raw dosyalar ise fotoğrafın çekildiği andaki gibidir. Daha sonra bu dosyayı Adobe Photoshop ile (Adobe Camera Raw eklentisi olmalı) açarak bu ayarlara müdahele etme şansınız bulunur.

***Avantaj*** Raw çekimlerinizde beyaz ayarının (white balance) hatalı olması birşey ifade etmez. Şekildeki açılan raw işleme menüsünde beyaz ayarını kendiniz tekrar yapabilirsiniz.

***Avantaj*** Raw çekimlerde 1 stop kadar (yani 1 pozlama değeri kadar) pozlama telafilerinde sorun çıkmaz. Kısacası fotoğraf işleme programları ile yaptığınız parlaklık ayarları fotoğrafın kalitesine etki ederken raw işleme de 1 stop (hatta kimisine göre 2 stop) telafi şansınız olur.

***Avantaj*** Bir kısmı bir miktar karanlık, bir kısmı bir miktar aydınlık fotoğraflarınızı 2 ayrı fotoğraf olarak kaydetme ve daha sonra üst üste ekleyerek çalışma ihtimaliniz ve fotoğrafa müdahele ihtimaliniz vardır (İleride bahsedeceğim).

***Avantaj*** Raw fotoğraflar adobe camera raw ile işlenirken yaklaşık 2.5 kat büyüme olanağı verir. Yani şekildeki 10.0 megapiksellik fotoğrafımı 25.3 megapiksele sorunsuz şekilde büyütebilirim.

***Avantaj*** Raw dosyasını hiçbir şekilde değiştiremezsiniz. Yaptığınız işlemler aynı dosya adı ile xmp uzantılı başka bir dosyaya kaydedilir. Yani yanlışlıkla fotoğrafı kaybetme şansınız yoktur. Ayrıca hukuki bir durumda fotoğrafın size ait olduğunu ispatlamanın en kolay yolu elinizde fotoğrafın raw yani ham halinin bulunmasıdır. Raw dosya formatını fotoğrafın negatifi, jpeg'i ise baskısı gibi düşünebiliriz.

***Dezavantaj*** Dosyaların büyük olması daha iyi bilgisayara sahip olmanız gerektiği anlamına gelir. Çünkü büyük dosyaları işlerken bilgisayarınız ister istemez daha yavaş işlem yapacaktır.

***Dezavantaj*** Hafıza kartınız jpeg çektiğiniz fotoğrafların yarısı kadar fotoğraf alacağı için yedek hafıza kartlarına ihtiyacınız muhtemelen olacaktır. Bunun yanısıra bilgisayarınızda da çok yer kaplayacağı için yedek bir harici disk ihtiyacı da ortaya çıkar.

***Dezavantaj*** Seri çekimlerde raw fotoğraflar büyük boylarından dolayı önbellekte fazladan yer kaplayıp uzun kayıt süresi gerektirirler. Yani deklanşöre basmanıza rağmen makineniz size "Saving..." uyarısı verip kareyi kaçırmanıza sebep verebilir.

Ben fotoğraflarımı genelde raw+jpeg formatta çekmeyi tercih ediyorum. Jpeg dosyaları incelemem, gözlemem ve dijital ortamlarda yayınlayacağım zaman işlemem kolay oluyor. Fotoğraflarımı baskıya vereceğimde ise raw üzerinde çalışıyorum. Bazen jpeg dosyalar tahmin ettiğimden daha güzel olabildiği için raw dosyalara hiç bulaşmıyorum hatta. Bu bana seçenek bırakıyor.

Uzun soluklu gezilere çıkarken eğer bellek kartlarımın yetmeme ihtimalini düşünürsem fotoğraflarımı jpeg fine formatta çekiyorum. Kimi zamansa raw+jpeg basic (temel) kullanıyorum.

Hızlı olması gereken ve hiçbirşeyi kaçırmamın gerektiğini düşündüğüm çekimlerde çoğu zaman raw çekimleri tercih etmiyorum. Özellikle düğün hikayesi çekimlerinde jpg çekmek hem hız, hem kartta fazladan fotoğraf alanı, hem işleme kolaylığı hem de daha sonra fotoğrafları teslim ederken kolaylık sağlıyor (Size fotoğraf çektirmek için gelmiş birisine raw dosyanızı vererek al sen bunu işle, sonra da feysbukuna avatar yaparsın diyemezsin doğal olarak. Bine yakın raw fotoğrafı da birkaç gün içerisinde işleyip jpeg dosyaya çevirmek neredeyse imkansızdır).

Herkese iyi günler dilerim.

29 Haziran 2009 Pazartesi

Dijital Dersler-10 (Foto Kolaj, Baskı ve Ayça'nın Doğumgünü)

Hem dijital ders hem de doğumgünü kutlaması bir arada, şampuan ve saç kremi misali :)

Dün (28 Haziran) sevgili eşim Ayça'nın doğumgünüydü. Ona el yapımı birşeyler vermek istedim. Çok fazla örgü, boncuk vs gibi yeteneklerin sahibi olmadığımdan dolayı yarı el yapımı olan ve en azından becerebileceğim birşey. Tabii ki fotoğrafla alakalı... Bir dijital kolaj :)

28 Haziran aynı zamanda bizim düğün tarihimiz. Aslında 10 Mayıs'ta evlendik ama ardından bir de memlekette düğün yaptık ve çifte kavrulmuş oldu. Mayıs ayında yoğunluktan dolayı pek de birşey yapamamıştım. Bu yüzden iki tane kolaj yapmak istedim.

Bir önceki dijital derste foto kolajı photo impact ile nasıl yapacağımızı anlatmıştım. Mantığın photoshop ile aynı olduğunu söylemiştim. Peki bu yazıdaki kolajları nasıl yaptık?

Öncelikle 55x40cm boyutlarında bastırmaya karar verdim. Bunun için yeni ve arka planı siyah olan 300dpi çözünürlükte boş bir sayfa açtım. 55x40cm boyut piksel olarak 300dpi çözünürlükte 6496x4724 eder (Yani 30 milyon piksel). Bu da bilgisayarınızı zorlayabilir. Bu yüzden isterseniz boyutu oranlı olarak ayarlayıp, yani 27.5x20cm yapıp çalışabilirsiniz. Ya da 300dpi yerine daha düşük (200dpi veya 150dpi) tercih ederek çalışma yapabilirsiniz. Baskıda çok büyük sorunlar vermeyecektir.

Bu siyah çerçeveye hareket katması için içine beyaz bir dikdörtgen çizdim (Soldaki menünüzde yani toolbox'ta 4. sırada). Çizdiğim dikdörtgeni sayfayı ortalattıktan sonra boyutunu ayarlayıp altta bir miktar boşluk bıraktım (birşeyler yazmak için). Ardından da bir önceki derstekine benzer şekillerde fotoğrafları dosyama ekledim.

Bir kolajın kuralı yoktur. Tamamen sizin yaratıcılığınıza ve hayal gücünüze kalmıştır. Baskı ile ilgili söylenebilecek sözüm ise küçük boyutta çektiğiniz bir fotoğrafı büyük baskı almaya çalışmayın yoksa tatmin edici olmayacaktır. Bütün fotoğraflarınızı da baskıda görmenizi tavsiye ederim (En azından beğendiklerinizi). Çünkü baskı, bu kadar uğraş verip çektiğiniz fotoğrafınızın meyvesi gibidir. Elinizdeki kağıdın üzerinde kendinize ait bir fotoğrafı görmek, bilgisayar ekranından bakmaktan kat kat daha fazla haz verici oluyor inanın.

Yazıyı fazlaca uzatmamak için şekil çizimleri ve fotoğrafları transparan yapma gibi detaylara şimdilik girmiyorum. Bunların hepsini ayrı ayrı ileride ele alacağım.Birkaç işe yarar özellik:
Dosyaya eklediğimiz yeni bir nesnenin yerini belirlemek: Nesnenin üzerinde sağ tık, açılan menüde align. Ardından; top (üste yaslar), bottom (alta yaslar), left (sola yaslar), right (sağa yaslar), center vertically (üst-alt arasında ortalar), center horizontally (sağ sol arasında ortalar), center both (ortalar).

Nesnenin diğer nesneler ile konumunu (altında veya üstünde olması) belirlemek: Nesnenin üzerine sağ tık, açılan menüde arrange. Bring forward (bir sıra yukarı), send backward (bir sıra alta) bring to front (en üste), send to back (en alta). Bu özellik ne işe yarar ki dediğinizi duyar gibi oldum. Örneğin üstteki kolajda çapraz duran üst sağdaki iki fotoğraf hemen altındaki fotoğrafların üzerinde duruyor. İşte bu işe yarar (Alta veya üste almaya).

Hepinize iyi haftalar dilerim ve tekrardan iyi ki doğmuşsun Ayça...

28 Haziran 2009 Pazar

Dijital Fotoğrafçının El Kitabı -Scott Kelby-

Eğer fotoğraf çekmeyi çok seviyorum, iyi fotoğraflar da çekmek istiyorum ama fotoğrafçılıkla ilgili bilgiler arasında boğulmak istemiyorum diyorsanız bu kitap tam size göre. Kitap olabildiğince sade ve esprili bir dilde fotoğrafçılıkla ilgili temel bilgilere yer veriyor. Kitapta teknik bilgi yok diyebiliriz. Aslında size şunu şu yüzden şöyle yapın denmiyor. Nedenden daha çok sonuca yer verilmiş ve ne yapmanız gerektiği anlatılmış.

Kitap sayfa sayfa ayrı başlıklara yer verdiği için okunması çok kolay. Ben şahsen 1 gün içerisinde okudum ve hoşuma giden noktaları oldu. Ancak birşeyin neden öyle olduğunu bilmek gibi bir takıntım olduğundan dolayı bu kitap bana göre değil diyebilirim. Yine de hakkını yememek gerekir ki birçok konuda çok güzel ipuçları veriyor. Örneğin manzara fotoğraflarını çekmeniz gereken saatleri bile yazmış Scott Kelby kitabında.

Kitabın ana başlıkları şunlar:
1- Net fotoğraflar için profesyonel ipuçları
2- Çiçekleri profesyonelce çekin
3- Profesyonel kalitede düğün fotoğrafları
4- Profesyoneller gibi manzara çekmek
5- Profesyoneller gibi spor fotoğrafçılığı
6- Profesyonelce portre fotoğrafçılığı
7- Sorunları profesyonelce atlatmak
8- Dijital ortamın profesyonel kullanımı
9- Profesyonel seyahat ve şehir hayatı fotoğrafları
10- Profesyonel baskı ve işe yarar diğer şeyler
11- "O kareyi" çektiren fotoğraf reçeteleri

Scott Kelby birçok kişi tarafından bir photoshop ustası olarak kabul edilir. Web sitesinde de faydalı bilgilere yer verir. Sitesine girip biraz mıncıklamak için buyrun adresi.

---------***---------***---------

Bugün Ayça Hanım'ın doğumgünü. Ben bu tip durumlarda bir miktar geriden gidiyorum genelde biliyorsunuz. Geç olmadan doğumgününü kutlamak istedim. İyi ki doğdun Ayçam... Nice mutlu yıllara...

24 Haziran 2009 Çarşamba

Ve hayat bazen acımasız olabilirken...

Tam da bloga yazı yazmaktaydım telefon geldiğinde, hem müsait bir günüm hem de derslerle ilgili aklıma konu gelmişti devam edebilmek için.

A: Ya Serhat bizim K. var ya
S: Ee kanka ne olmuş? Kötü birşey mi var?
A: Hastanede de. Ben de hasbelkader öğrendim, yanından dönüyorum.
S: Aman abi, hastanede olsun. Hayırdır? Kötü birşey mi? Ne oldu lan söylesene... (Aman hastanede olsun lafını yanlış anlamayın, bazen o hastanenin morgundan haber geliyor)
A: Yav işte patlayıcı, biraz şey olmuş. Neyse yaşıyor.
S: Abi neredeydi? Güneydoğu mu? Jandarma mıydı sınıfı K.'nın ben hatırlamıyorum.
A: Mardindeydi. Tankçı.
S: Ben birşey duymadım. Haberlerde de yoktu. Zaten haberler... Nasıl olur ya hu...

.........İki taraflı sessizlik........Nutkunun tutulması........Boğazının düğümlenmesi........Laf değiştirmeye çalışmaca........

Bu vatana sayısız kol, bacak, beden verdik. Hala da vermeye devam ediyoruz. Ateş düştüğü yeri yakıyor elbette. Daha 26. yaşımda benim içime düşen ne ilk ateş bu ne de son olacağını biliyorum. Ve hala o klasik deyişle Türk ordusu dosta güven düşmana korku vermeye devam ediyor. Fazla da söze gerek yok.

(Fotoğraf: Ayça Karaoğlan - 29 Ekim 2007 Vatan Caddesi geçit töreni)

------------------

Anneler gününde ve kadınlar gününde blog alemi yıkılırken babalar gününde çeyreği kadar bile tepki olmadı sanırım. Yorumsuz :)

22 Haziran 2009 Pazartesi

İstanbul güzel memleket vesselam -Kısa Büyükada Turumuz-

Doğup büyüdüğüm şehir diye söylemiyorum bunu. Elinizde fotoğraf makineniz olsun, fazlaca da birşey bilmeyin fotoğrafçılık ve kameranız hakkında. Basın öylesine deklanşöre, güzel fotoğraflar veriyor. Eski tadı kalmamış tamam, ben ayrıldığımdan beri insan profili çok değişmiş amenna ama hala bir cennet misali duruyor orada. Sevgili eşimin hasretine dayanamadığımdan ve arkadaşımızın nişanı için ben de perşembe günü öğleden sonra İstanbul'a doğru yola çıktım. Amaçlarım arasında Büyükada'ya gidip fotoğraf çekmek, Hayyam'a uğrayıp biraz malzeme almak veya bakmak da vardı.
Ayça Hanım ile ada gezilerimiz fotoğraf açısından pek verimli olamıyor nedense. Her gittiğimizde ışık bize inat fotoğraf vermeyecek şekilde yansıyor, biz de arkamıza baka baka geri dönüyoruz. İşte bu geziden ufak tefek birşeyler çıkarmaya çalıştık. Bu kısır fotoğraf gezisine rağmen adanın ayrı bir yeri vardır içimde, eşime daha fazla tutulduğum günü hatırlatır. Balıktan anladığını fark ettiğimde havalara uçmuştum :)

Vapurlar artık Kabataş'tan kalkıyormuş sadece avrupa yakasında. İlk şaşkınlığım bununla başladı zaten. Vapura binip boğazın serin rüzgarını yemeyi özlemişiz. Hasta olmadığımıza dua etmemiz lazım.


Uzun uzun neler yaptığımızı anlatmak yerine daha çok fotoğraflara yer vermek isterim. Kısaca özetleyecek olursak klasik olarak dondurma yemece, kedi sevmece, biraz tepelere tırmanmaca, fotoğraf çekmeye çalışmaca, adanın ne kadar değiştiğini söyleyip eleştirmece ve geri dönmece. Dönerken de her zamanki gibi rüzgar yiyip üşümece :) Günün özeti bundan ibaret.

Bu aralar düğün hikayesi ile ve benim diğer işlerimle fazlaca vakit harcamaktayız. Bu yüzden fotoğrafla ilgili yazılar az oldu. Daha sık görüşmek dileğiyle, herkese iyi haftalar.

Dip not: İnsanlarımızın hiçbir şeye tahammülü kalmamış. Vapurun peşinde gelen martılardan bile rahatsız olup onlara yiyecek atanlara kızıyorlar. Taa Hindistan'dan ülkemi ziyarete gelmiş ve eliyle martıları besleyen adama bile tabiri caizse çemkiriyorlar. Neymiş efendim üstlerine pisliyormuş. Bu martılar size şov yapmak için gelmiyorlar ki peşinizden, 3 kuruşluk simit derdinde hayvancağızlar. Aslında martılar tam da bu insancıkların üzerlerine yaparken yakalamışım (havada hem de :p) ama burada yayınlamayayım.


15 Haziran 2009 Pazartesi

Fotoritim E-Fotoğraf Dergisi

Ayda bir yayınlanan ücretsiz e-fotoğraf dergisi fotoritim dolu bir içeriğe sahip. Çevremdeki tepkilere kulak verecek olursam kimisi bir fotoğraf dergisinin görsel doluluğuna sahip olduğunu düşünürken bir kısım ise daha iyi olabileceğini savunmakta.

Bütün bu görüşler bir yana siz de ayda bir kere farklı fotoğraflar ve yazılar ile vakit geçirmek isterseniz http://www.fotoritim.com/ adresini ziyaret edebilirsiniz.

4 Haziran 2009 Perşembe

Dijital Dersler-9 (Foto Kolaj)

Ful'ün sorduğu diğer bir soru buydu. Fotoğraflarımı nasıl kolaj yaparım, birleştiririm? Ben yine daha çok hakim olduğum program olan Ulead Photo Impact'te anlatmayı tercih ediyorum. Mantık olarak Adobe Photoshop ile aynı çalıştığını tekrardan belirteyim.

Adım adım anlatıyorum. Taslak anlatımın kolay olmasını sağlayacaktır umarım.1- Siyah beyaz, çalışan çocuk fotoğraflarından oluşan 5 adet fotoğrafımı kolaj yapmak için seçtim. Fotoğraflarımdan 4 tanesi yatay kadraj 1 tanesi dik kadraj. Bu yüzden sağda ve solda 2 yatay, tam ortalarında da dik kadraj olmasını kafamda tasarladım. Bu fotoğrafların hepsini programa atıyorum.

2- Fotoğrafların kesme oranı 3:2 (genişlik/yükseklik oranı). Yatay olan fotoğrafların boyutlarının 600x400 olması yeterlidir diye tasarlayıp 4 yatay fotoğrafımı da küçülttüm. (Nasıl?)

3- Kolajda kenarlarda bir miktar boşluk kalsa iyi olur. Yatay olan fotoğrafların ikisinin üst üste toplamı 400+400=800 piksel eder. 20 üstten, 20 aralarında, 20 de ortalarında boşluk bırakmaya karar veriyorum. Böylece yeni oluşturacağımız kolajın yüksekliğinin 860 piksel olacağı ortaya çıkıyor.

4- Dik kadraj fotoğrafımı da 820 piksel yükselik olacak şekilde küçültüyorum. (Alttan ve üstten 20 piksel boşluk kalması için). Yüksekliği 820 yapınca genişliğim 547 oldu. (820/3x2=547 ediyor, hesap yapmanıza gerek yok. Program küçültme sırasında oranları koruyor).

5- Bu aşamada genişliği hesaplayalım. 20+600+20+547+20+600+20= 1827

6- Şimdi de üstteki File menüsünden New---> New Image veya Ctrl+N tuşu veya File menüsünün hemen altındaki beyaz sayfaya basıp yeni dosya oluşturuyorum ve karşıma şöyle bir menü geliyor (Alttaki görüntüyü büyütüp bakmanızı tavsiye ederim). 1827x860 boyutunda bir dosya açıyorum.7- Karşımızda yepyeni beyaz bir sayfa var :) Oraya hemen ilk fotoğrafı atayım. Fotoğrafın üzerinde sağ tıkladıktan sonra All işlemini yapıyorum ya da kısaca ctrl+a ile yapabilirsiniz. Bu hepsini seç anlamına geliyor. Sonra da yine sağ tıklayıp copy veya ctrl+c ile dosyanızı kopyalayın. Ardından yeni açtığınız dosyanın üzerine getirip sağ tık ile paste veya ctrl+v yapın. Fotoğrafımız boş dosyaya geçecektir. Her fotoğraf için bu işlemi tekrarlıyorum.

8- Şimdi o 5 fotoğrafı yerleştiriyorum. Bunun için 2 ihtimalim var:
I- Göz kararı yerleştirmek
II- Layer Manager kullanmak (Easy palettenin hemen altında, üzerini çift tıklayın veya mouse ile sürükleyin yukarı doğru açılır)

Layer manager kullanarak az önceki yaptığım hesapları kullanarak hepsini rahatça istediğim yerlere yerleştirebilirim. Daha sonra anlatmaya çalışacağım bu fonksiyondan kısaca bahsedeyim. X sol kenardan uzaklığı Y üst kenardan uzaklığı ifade eder (Görüntünüzün veya objenizin sol üst köşesinin uzaklığına göre hesaplanır). Böylece ilk fotoğrafı düşündüğüm gibi soldan 20 üstten 20 piksel uzaklığa kolayca yerleştiririm.
Yerleştirdikten sonra karşımıza kolajımız çıkmış olur. İsterseniz üst üste koyarak, isterseniz çapraz yerleştirerek, isterseniz fon rengini farklı seçerek, isterseniz değişik çerçevelerle, tamamen sizin yaratıcılığınız ölçüsünde birleştirmeler yapabilir, üzerine yazı veya farklı görüntüler ekleyebilirsiniz.

Herkese iyi günler efendim.