27 Mayıs 2009 Çarşamba

Dijital Dersler-8 (Çerçeve Yapmak)

Ful Yaprakları'nın sorusu üzerine bu konuda yazıyorum. Bu konu sorulardan 2 tanesinin cevabı olacak. Soru 1: Fotoğrafların kenarlarını nasıl yuvarlak yaparız? Soru 2: Fotoğraf çerçevesine polaroid görüntüsünü nasıl veririz? (Diğer sorularına da en kısa zamanda cevap vereceğim aklım erdiğince)

Dijital konusunda 8. yazıya geldik ve bu yazımızda Photoshop fazlaca yok malesef :) Photoimpact programının çerçeve yapmadaki kolaylığının daha çok cezbedeceğini düşünüyorum.

Photoshop'ta çerçeve yapmak için Image menüsündeki Canvas Size ile fotoğrafınızın çevresine çerçeve atabilirsiniz. Ulead Photo Impact ise bize bu konuda daha kolay işlem yapma ve hazır şablonlar şansı vermektedir.Hemen anlatmaya başlıyorum: Fotoğrafımızı açtık. Fotoğrafı muhtemelen internette (blogda, paylaşım sitesinde vs.) kullanacağımız için küçültüyorum (Nasıl?). Hazır çerçeve şablonlarımız sağdaki EasyPalette'de Photo Frame'de bulunmakta. Photo Frame'i seçtiğinizde hemen sağda çerçeve modellerini göreceksiniz. Çift tıklayarak istediğiniz çerçeveyi uygulayabilir veya farenizin sağ tuşu ile çerçeveyi tıklayıp "Modify Properties and Apply" seçip çerçevenizin renk, gölge gibi ayarlarında değişiklik yapabilirsiniz. Yahut kendi çerçevemizi yapmak için Shift+F'ye basarak direkt çerçeve menüsünü açabilirsiniz.Üstteki görüntüdeki kırmızı yuvarlaklarla belirtilen alanların ne işe yaradığını yazalım (Modify Properties and Apply yaptıktan sonra veya Shift+F yaptıktan sonra açılan penceremiz bu).

A- Çerçeve stili (2 boyutlu, 3 boyutlu, klasik gibi 5 seçeneğiniz var)
B- Genişlik ve çerçevenin içten mi yoksa dıştan mı olacağı. Outward (dış) seçersek görüntümüz değişmez, çerçeve eklenir. Inward (iç) seçersek çerçeve görüntümüzün üzerine atılır.
C- Çerçevenin Rengi: Çift renk yapabilir veya sevdiğiniz bir dokuyu çerçevenizde kullanabilirsiniz.
D- Çerçevenin şekli
E- Gölge ve Kanvas. Kanvas denilen şey, fotoğrafların veya resimlerin çevresinde bulunan, görüntünün dışındaki boş kısma denir. Paspartu olarak da adlandırılır. Tuval de diyebilirsiniz.

Artık hazır şablonları kullanabilir veya üzerinde değişiklikler yapabiliriz. Hatta sizin yaratacılığınız seviyesinde yeni çerçeveler de üretebilirsiniz.

Soruların cevabını verelim şimdi;

Fotoğrafın kenarlarını yuvarlak yapmak:
*** 2D 14, 2D 15 ve 2D 16 numaralı çerçevelerimiz yuvarlak kenarlı çerçeveler. Bunları çift tıklayarak veya ufak değişikliklerle kenarları yuvarlak yapabiliriz.
*** Bir üstteki şekildeki D harfi ile işaretlenen kırmızıdaki Inner Shape veya Outer Shape'i tıklıyoruz. Örneğin B06 (kenarları) yuvarlak olan bir şekli seçiyoruz. Oluyor çerçevemiz yuvarlak kenarlı.

Fotoğrafa polaroid görüntüsü vermek:
*** Shift+F yapıyoruz. Şekildeki kırmızı A'nın üzerindeki işareti kaldırıyoruz. E'deki canvası işaretleyip options'a basıyoruz. Karşımıza left-right-top-bottom yazan 4 tane hane ve değer çıkıyor (Alttaki şekil). Sağdaki kilidi açıp bottom yazanın karşısındaki haneyi diğerlerinden biraz daha fazla yapıyoruz. Yani fotoğrafın sol, sağ ve üst kenarları eşit kalınlıkta, alt kenarı biraz daha fazla oluyor. Buyrun size polaroid görüntüsü :)
*** 2D 5 ve 2D 7 numaralı çerçeveler de basitçe bize polaroid tarzı çerçeve verirler.Her türlü sorunuza elimden geldiğince cevap vermeye çalışıyorum. Eğer sizin de bir sorunuz veya merak ettiğiniz birşey varsa hiç çekinmeden yorum olarak yazabilir veya e-posta gönderebilirsiniz.

Birkaç örnek fotoğraf ile yazıyı sonlandırırken hepinize iyi günler dilerim.2D 14 numaralı çerçevenin canvası beyaz yapılıp uygulandığında üstteki fotoğraf gibi oluyor (2008-Düzce).
Edge 26 isimli çerçevenin canvas rengi değiştirilip uygulandı (Fotoğraf: Deha DARENDELİ)
2D 7 numaralı çerçevede inner shape B06 yapılarak uygulandı (Fotoğraf: Ayça KARAOĞLAN)

25 Mayıs 2009 Pazartesi

Fotoğraf Çekmek-10 (Evde Gün Işığını Kullanmak)

Bir süredir fotoğraf derslerine ara vermiştim. Bu konuda basit ama etkili bir konuya değinmek istedim.

Hepimiz evimizde vakit geçiriyoruz ve sevdiklerimizin fotoğraflarını çekerken bir miktar daha hoş olmasını istiyoruz. Evimize stüdyo kurmayacağımıza göre (ki en büyük stüdyo dünya, en büyük ışık kaynağı da güneştir) bedava ve daha orjinal olan stüdyomuzu nasıl kullanacağımızı bilmemiz gerekir (Yani bulunduğumuz ortamı).

Herkesin evinde ışık giren bir pencere vardır. Hele ki bu pencereden ışık süzülerek giriyorsa her türlü çekimimiz için ideal bir ortam oluşturur. Gerek evde ürettiğiniz el işleri, yiyecekler, evdeki objeler gerekse portre çalışmalarımızı bir pencere kenarında yapabiliriz.
İlk fotoğrafta ölçümün karenin hangi noktasına göre yapıldığı ve ışığın yönü görülmekte. Fotoğrafın fazlaca parlak olmasını istemediğim için az pozlayarak (yani enstantane [S] değerini yükselterek) aydınlık yerleri normal pozlanmış, normal pozlanacak yerleri de karanlık hale getirerek arkadaki kitaplık ve elektrik anahtarı (düğme) gibi fazlalıklardan da kurtulmuş oluyoruz. Ayrıca yüzün bir tarafının ve saçların hafif parlak kalan bölgenin de karanlık olması fotoğrafı daha ilgi çekici hale getiriyor (Fotoğraf akşam üstü camdan süzülen ışıkta çekilmiştir).Bu da eğer fotoğrafı genel ölçümle veya otomatik pozlasaydık nasıl olacağının örneği. Fotoğrafın ilgi çekiciliği azalmış, birçok gereksiz detay karede ve fazla pozlamadan dolayı yüzün sol tarafındaki detaylar hemen hemen kaybolmuş.

Bir diğer örnek de sevgili kedimiz cipsiye ait. Bu fotoğraf stüdyo veya yapay ışık gibi dursa da öğleden sonra camdan süzülen ışık vasıtası ile çekilmiştir. Pozlama değeri kedinin üzerinden alındığı için fonda kalan abajur, yatak, duvar gibi ayrıntılar kaybolmuş sanki siyah bir fonda çekilmiş görüntüsü vermiştir.
Aslında çok zor şeyler değil. Tek yapmanız gereken cam kenarına bir nesne koyup veya eşinizi, çocuğunuzu oturtup değişik pozlama değerlerinde deneme yapmanızdır. Daha önceden de bahsettiğim gibi M modunu (Manuel) kullanarak eksi (-) pozlayabilir veya diğer programları (A, S, P veya resimli olan hazır programlar -tavsiye etmediğimi biliyorsunuz-) kullanırken pozlama telafisini (-) yönde yapabilirsiniz.

Elimizde artık dijital makineler varken denemeler yapmaktan hiçbir zarar gelmez. En kötü ihtimalle ayarlarınızı tekrar düzeltemez, fabrika ayarlarına dön dersiniz. O da olmazsa en yakın fotoğrafçıya veya makine satıcısına gidip rica ederseniz sizin adınıza ayarları ilk haline getireceklerdir.

Denemekten korkmayalım efendim, iyi günler dileklerimle...

22 Mayıs 2009 Cuma

Fotoğraf Tarihine Giriş Derleyen: Alberto Modiano


İlk baskısı 2007 yılının Nisan ayında yapılan bu kitap fotoğrafın tarihinin aslına bakarsanız bir özeti niteliğindedir. Birçok konuda olduğu gibi fotoğrafçılıkla ilgili de türkçe kaynak sıkıntısı yaşanıyor ülkemizde. Özellikle fotoğrafçılık bölümünde öğrenim gören arkadaşların bu konuda muzdarip olduklarını biliyorum.

Kitap 152 sayfadan oluşmakta ve fotoğrafın tarihi ile ilgili 40 adet figür ve resim bulunmakta.

Yazarın kendi ağzından, önsözde (aynı zamanda arka kapakta) şu kelimeler yazar.

"Fotoğraf tarihi üzerine bir derleme kitabı hazırlamayı uzun yıllar planlamıştım. Ancak bazı çalışmalar bu kitabın gerçekleşmesini ertelemiştir. Yaşamda öyle rastlantılar vardır ki insanın hedefe ulaşabilmesi için tasarlanmış gibidir. 1996 yılında İngiltere'de bulunduğum tatil günlerinden birinde, Victoria & Albert Müzesini gezdikten sonra yorgun düşmüş, eşimle birlikte metro girişini bulmak için Londra sokaklarını arşınlamaya başlamıştık. Birden karşımıza eski Beyoğlu evleri gibi, Tünel çıkışındaki pasaj benzer bir geçit çıktı. Fakat bu geçit diğerlerinden biraz farklı idi. Sıra sıra dükkanların vitrinlerinde koleksiyoncuları bekleyen eski fotoğraf makineleri ve fotoğraf tarihi konusunda yazılmış yüzlerce yayın yer almaktaydı. O andaki heyecanımı tarif edemem. Ama hatırladığım tek şey yorgunluğumu birden unutmuş olmamdı. Sıra ile bütün dükkanlara uğrarken zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık. Unutamayacağım bu rastlantı sonucunda kütüphaneme birkaç önemli fotoğraf kitabı katılmış, derlemesini gerçekleştirdiğim fotoğraf tarihi kitabının temel malzemesi de bulunmuştu."

Benimde burada yazmayı planladığım fotoğraf tarihi ile ilgili yazılara kaynak olacak yayınlardan birisidir bu kitap. İlginiz var ise okumanızı tavsiye ederim. Hem fotoğrafın ortaya çıkma mantığını anladıktan sonra fotoğrafı (dijital bile olsa) anlamak daha da kolaylaşıyor.

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Alberto Modiano

Bir önceki yazıda "bir e-posta daha gönderdim şimdi" diye yazmıştım en sonda. Kaydı yayınla dedikten hemen sonra e-postamı kontrol ettim ve beklediğim cevap geldi. Alberto ile bir kere karşılaşma ve söyleşisine katılma fırsatı bulmuştum ve beraberimdeki arkadaşları da sıcaklığı ve yakınlığı ile etkilemişti.
1960 İstanbul doğumlu ve tam bir İstanbullu. Türkiye'de fotoğrafçılık adına verdiği çabalar, fikirleri ve yapmaya çalıştıkları gerçekten takdire şayan. Ticari olarak fotoğrafçılıkla uğraşmakta ama halen filmli makinesini alıp güzellikleri objektifine hapsetmeye devam etmekte. O sadece fotoğrafçı değil, hem bir fotoğraf emekçisi hem de ciddi bir araştırmacı. Aynı zamanda bir fotoğraf tarihçisi. Bulabildiği fotoğraf yayınlarıyla da büyükçe bir kitaplık oluşturduğunu anımsamaktayım (Hafızam yanıltmıyordur umarım).

Fotoğrafçının detaylı özgeçmişini ve fotoğraflarını web sitesinde bulabilirsiniz. Ayrıca sitesinde yayınlarını, yazı başlıklarını hatta yazdığı şiirlerini de bulabileceksiniz.

Benim Sayın Alberto'ya ulaşmak istememin sebebi de fotoğraf tarihi ile ilgili yazılar yazmak istemem ve kaynağın da kendisine ait olmasıydı. "Fotoğraf tarihine giriş" isimli kitabı büyük kitapçılarda ve internette bulmanız mümkün. İleride yazacağım bu yazılar için de izin verdiğinden dolayı kendisine sonsuz teşekkür ediyorum.

Web adresi: www.albertomodiano.com
Fotoğraflar: En üstteki Alberto Modiano'nun portresi, diğerleri kendi çektiği fotoğraflardır.

20 Mayıs 2009 - Sıkıcı

Sıkça yazamıyorum bir süredir. Blogu kişisel bloga dönüştürmeme gayretinde olmama rağmen birşeyler yazma ihtiyacı hissediyorum. Bunun için de fotoğrafçıları tanıtmak amacı ile e-posta veya telefon yolu ile ulaşıp, onları tanıtabilmem için izin almaya çalıştım. Türk fotoğraf ustaları nedense ya cevap vermiyorlar ya da gel görüşelim diyorlar :) Telif ihlal eden veya fayda amaçlı bir durum yok halbuki ortada. Garip gelince bu davranış tırmalamayı bıraktım (Sen neden soruyorsun e be yarım akıllı, herkes gibi yaz gitsin).

Ben de fotoğraf ustalarını bir şekilde tanıtayım, canım sıkıldıkça da ufak tefek yazayım birşeyler diye düşünmüştüm kendi kendime.

Bu mevsim geçişleri de insanın havasını kaçırmıyor değil. Evde sürekli tüy döken ve sıcaklardan delirmiş bağıran yarı baygın bir kedi, doktora gelmemekte inat eden, sürekli öksüren ve bu yetmezmiş gibi (alttaki fotoğrafta olduğu gibi) kediyi ağzına sokan bir hanım, polenlerini iş yerindeki odama doluşturan ağaçlar ve huzursuz ben.
Bir e-posta daha gönderdim şimdi, kaynak göstererek alıntı yapabilmek için. Bu sefer ümitliyim, size bir takım bilgileri aktarmak konusunda yardımcı olacağına inandığım birisi. Umarım ümit ettiğim gibi olur.

Herkese iyi günler efendim...

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Dijital Dersler-7 (Siyah Beyaz Fotoğraf)

Birçok kişiye göre basit olabilir ve değişik programlarda değişik şekillerde yapıyor olabilirsiniz. Dijital fotoğrafları nasıl siyah beyaza çevireceğini merak eden birçok insanla karşılaştım. Bu şartlar altında zaruri bir yazı.

Siyah beyaz fotoğrafın aslında renkliden daha zor olduğunu, hatta daha çok ton içerdiğini iddia eden fotoğraf ustaları vardır. "Siyah beyaz fotoğraf, siyahın tonlarının dağılımı ile oluşmuş, tamamen karanlık siyah ile tamamen aydınlık beyazın aynı fotoğrafta bulunduğu kareye denir" derler. Yani bu durumda gri tonlamalı (grayscale) fotoğraftan öte siyah beyaz fotoğraf ayrı bir olgudur. Siyah ve beyaz aranır, kontrast bulunmalıdır.

Sözü çok uzattım. Ben kendi yöntemlerimi anlatıp konuyu bitiriyorum.

Ulead Photo Impact programında siyah beyaz fotoğraf elde etmek:Sağ taraftaki easy palette'teki photo effects'i tıklıyoruz. Aşağı doğru gidersek duotone effect'lerden en üstteki siyah beyaz gözükeni sağ tıklıyoruz ve Modify Properties and Apply'ı tıklıyoruz. Ardından karşımıza alttaki gibi bir menü geliyor.

Menü açılınca küçük üçgenlerimiz orta noktaya yakın yerlerdeler. Bu üçgenleri mouse ile üzerine basılı tutarak sağa ve sola çekerek kontrastını azaltabiliriz yani siyahını ve beyazını azaltarak biraz daha geçişleri yumuşatabiliriz. Genelde ben sağ ve sol kenardan bir miktar içeride bırakmayı tercih ediyorum. Siz de kendi en iyi ayarınızı kendiniz bulabilirsiniz.


Adobe Photoshop programında siyah beyaz fotoğraf elde etmek:Photoshop programında benim yaptığım Martin Fuchs isimli fotoğrafçıya ait olan action'ın başlatma tuşuna basmak. Bu action'ı buradan indirebilirsiniz. Actions menüsünü açmak için:
Üst menüden window--->Actions (veya alt+F9)
Herhangi bir action eklemek için (örneğin bu indirdiğinizi): Şekilde görülen actions yazısının sağındaki küçük üçgene tıklanır. Load Actions denir.

Çalıştırmak gayet basit, çift tıklıyoruz ve sırası ile menüler açılıp bize sormaya başlıyor. Hepsine OK derseniz bile ortalama iyi bir sonuç elde edersiniz ya da deneme yanılma yoluyla değişiklikler yapabilirsiniz. Bu siyah beyaz çevirme yöntemi insan fotoğraflarında gayet etkili.

Şimdi de siyah beyaza çevirdiğimiz fotoğrafın her iki programdaki sonucuna da bakalım.Pek de bir farkı yok gibi değil mi :) Ayrıca en basit fotoğraf işleme programları da fotoğraflarınızı siyah beyaza çevirmeniz konusunda size yeteri kadar yardımcı olacaktır.

Herkese iyi günler, iyi akşamlar efendim.

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Ankara Kalesi'nde Bir Gün

Ankara Kalesi birçok kişinin fotoğraf çekmek için yakın olarak tercih ettiği bir yer Ankara'da. Benim için ise fotoğraf çekmekten öte bir hal almaya başladı. Kalenin çocuklarıyla kurduğum bağ, arada bir onları gidip ziyaret etmemi, onlarla oynamamı ve onlara şeker-çikolata gibi ufak tefek hediyeler vermemi sağlıyor. Artık onlar benim için birer fotoğraf kaynağı olmaktan ibaret değil. Kendi hayatlarını yaşayan ve gözlerinin içi gülen, iç dünyasına girdiğinizde de bir o kadar temiz çocuklar. Gerçi hangi çocuk kirli doğar ki?

Geçen haftasonu tekrar gittik Kale'ye. İstanbul'dan Ozan gelmişti. Hem beraber fotoğraf çekmek, hem de muhabbet etmek güzel olacaktı. Biraz sohbet ettik bebelerle. Kaleye çıkınca da elinde topla tek başına oynayan bir çocuk. 3'er penaltı atıştık Yaşar ile ve beni yendi. Ardından Sami ile Sefa kardeşler geldi. Aralarında maç yaptılar, hem izledik, hem sohbet ettik. Ardından da bana poz verdiler.

Aslında birçok kişi Ankara Kalesi'ne fotoğraf çekmeye gidiyor ama o çocukları çoğunu es geçiyor. Tıpatıp İstanbul'da Balat'a gidenler gibi. Aslında onların da bir hayatı, hayal dünyası, oyunları, arkadaşları, aileleri var. Tıpkı bizim gibi, bizim izole sitelerimizde yaşayan çocuklar gibi.

Gelecek haftasonu en azından birkaç saat tekrar uğrarız diye planlıyorum aslında. Gider gitmez "Fotoğrafçı abi, nerede bizim fotoğraflar" diye soracaklarına eminim.

Ayça Hanım da gayet mutlu kaleye çıkmaktan, Ankara'nın başka bir yüzü sanki. Kaleye çıkıp Ankara'nın farklı yüzlerini bir anda görmek, keyiflenmek veya kederlenmek. Dönerken Pirinç Han'a uğrayıp antikalara göz gezdirmek, gramofondan Zeki Müren sesleri duymak. Özellikle de Pirinç Han'ın karşısındaki Arzu Kafe'ye uğrayıp el yapımı gözleme ve mantı yemek. Kesinlikle tavsiye ederim. Fiyatlar da gayet uygun.

Herkese iyi günler, iyi akşamlar efendim.

Anneler Günü ve Evlilik Yıldönümümüz

Genelde bir veya birkaç gün gecikmeli gidiyorum belirli gün ve haftalarda biliyorum. Ya fırsatım olmuyor ya da elimi klavyeye götürecek gücüm. Yoğun bir haftanın ardından ilk kez yazıyorum ve fotoğraf ile ilgili yazılara bir süre ara vermiş oldum, kusuruma bakmayın. Bugün öğleden sonra küçük bir gezi yazısı, yarın da fotoğrafla ilgili derslerle yazmaya devam edeceğim.

Annemi bir süredir görmüyorum. Bu fotoğraf da onu son gördüğüm günden kalma, bize sabah börek yaparken (2 Ekim 2008). 14 yaşımdayken evden ayrılıp yatılı okulda ve ardından okulda ve hayatın içinde yer aldığımı düşünürsek alışkın olduğum bir durum aslında. 12 seneye yakın olmuş demek ki.

10 Mayıs 2008. Formula-1 haftasonu. Her yer inanılmaz kalabalıktı ve biz Beyoğlu Evlendirme Dairesi'nde evet dedik bir ömrü paylaşmaya. Ardından gelinlik ve damatlık ile İstiklal Caddesi'nde kısa bir tur ve Nevizade. Keyifli bir gündü ve o keyifli günün ilk yıl dönümü.

Tüketim çılgınlığının doruk noktasına ulaştıran bilimum günleri kutlarım. Her gün hatırlanması gereken anne, baba, sevgi, aşk, vatan, ülke, çevre, enerji tasarrufu gibi kavramların belirli günlere sığdırılmaya çalışılması bana oldum olası garip gelmiştir. Çoğunluğa uymak gerekir. Tüm anneler için 4-5 satırlık blog girdisi ile saygı duruşuna geçer, hepinize iyi günler dilerim.

Not: Tramvayı kullanan ve fotoğraf çektirmemize izin veren amcaya teşekkürlerimi tekrar sunuyor ve sevgili arkadaşım Deha'yı 5 lira bahşişi bile çok gördüğü için tekrardan kınıyorum :)

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Kardeşlik Ödülü

Ödülün özü "sisterhood award" yani (kız)kardeşlik ödülü. Ancak Yelda bana bu ödülü layık görmüş. Şimdi aman efendim ben bu ödülü kabul edemem, delikanlılık aleminde papaz olurum demek yerine başımın üzerine alıp yayınlama gereği gördüm. Yelda'ya çok teşekkür ederim :)

Ödülü kimseye göndermiyorum ki daha fazla benim adım geçmesin altında :) Bir ara ben de bir brotherhood award çıkarır yayarım belki de.

Yeni yazılarda en kısa zamanda buluşmak üzere. Herkese iyi günler dilerim.