27 Şubat 2009 Cuma

Sokakta Fotoğraf Çekmek-2 (İletişim)

Elimize makinemizi alıp sokağa çıktığımızda yahut farklı bir yere gittiğimizde farklı insan yüzleri ve yaşantıları ilgimizi çeker ve onları fotoğraflamak isteriz. Bu fotoğraflarda da kişilerin doğal yaşamından izleri ve doğal duruşları görüntünün güzelliğini arttırır. Bunun için ortama uyum sağlamak ve iletişime geçmek birincil gerekliliğimizdir.

İletişime geçmek genellikle 5 dakikalık bir olay değildir, size ikram edilen çayı-kahveyi içmek, kimi zaman sofralarına oturmak ve zaman harcamayı gerektirir. Tüm bunlar doğru kareyi yakalayabilmek adına verdiğimiz çabalardır. Ayrıca izin alıp çektiğimiz için vicdanımız rahat eder ve o sohbetler tatlı birer anı olarak kalır.










Kayseri'nin ilçesi olan Hacılar'da yaptığımız çekimden kareler. Soldaki fotoğrafta Ayça Hanım ve İbrahim Amca. Sağdaki fotoğrafta ise İbrahim Amca ve ben. Kahverengi ağırlıklı hırka ve atkı, başımda da muhtar şapkası vardı, kadife bir ceket ile sade kıyafet tercihi yapmıştık. İbrahim Amca'nın dükkanında çay sohbeti ile memleketi kurtardık, Amerika'yı yıktık :)

İletişime geçmenin kesin kuralları yoktur. Ben burada akılma gelenleri ve uygulamaya çalıştıklarımı anlatacağım.

-Kıyafetlerimiz bölgeye veya yöreye göre abes olmasın, mümkünse yakın olsun.
-Onların dilinden ve seviyesinden konuşmaya çalışın.
-Bir kadın ve bir erkek beraber fotoğraf çekmek Türkiye'nin birçok noktasında avantajdır. Kadının kadınla, erkeğin erkekle iletişimi daha kolay olmaktadır. (Ben bu konuda şanslıyım) Kalabalık gruplar insanları ürkütebilir.
-"Selamünaleyküm" deyin. Birçok kapıyı açar
-Fotoğrafları çekmek için acele etmeyin, genelde sohbet sırasında veya sonrasında onlar isteyecektir.
-Ben arada çekerim, siz bozmayın deyip koyu sohbetin ortasında son derece doğal pozlar yakalayabilirsiniz.
-LCD ekranınızda çektiğiniz fotoğrafları onlara gösterin
-Fotoğraflarını çektiğiniz kişilerin adreslerine baskı göndereceğinizi veya bir sonraki uğramanızda vereceğinizi söyleyin (Ve lütfen yapın, gerçekten bekliyorlar)

İyi haftasonları geçirmeniz dilekleriyle efendim

Sohbetimiz sırasında İbrahim Amca'nın arkasındaki gazete yazan başlık dikkatimi çekmişti. Ardından da bu portre ortaya çıktı. (2007-Hacılar/Kayseri)

26 Şubat 2009 Perşembe

Fotoğraf Çekmek-1 (Makinenizi Sabitleyin)


34mm odak uzunluğu ile tam 10sn ortam ışığında pozlanmış bir fotoğraf. Netlik problemi yok çünkü tripod kullanıldı. Fotoğraf: Ayça Karaoğlan

Böyle bir yazı hazırlayacağımı hiç tahmin etmezdim. Aslında sevgili eşim Ayça'nın blogunda, blog arkadaşlarına yönelik hazırladığı fotoğraf derslerine katkıda bulunmaya çalışmıştım. Böyle bir ihtiyacın var olduğunu bildiğim için kendimce bir takım fikirler sunmaya çalışacağım.

Temel bir bilgi olarak fotoğraf makineniz, görüntü alacağı cismin üzerinden yansıyan ışığı hapseder. Yani karanlık bir ortamda makineniz daha uzun pozlarken aydınlık ortamlarda daha kısa süreli pozlamalar yapacaktır. Uzun süreli pozlamalarda problem, elimizde tuttuğumuz makineyi sabit tutamamaktır. Bu sebepten flaş kullanmadan akşamları çektiğimiz fotoğraflar bulanık olur. Flaş kullanarak da istediğimiz görüntüyü çoğu zaman elde edemeyiz. (Cisime tam karşıdan gelen sert ışık gölgeleri yok eder, üç boyutlu görüntü almamız zorlaşır)

Bu kadar sözden sonra söylemek gerekir ki makinemizi sabitlememiz gerekir. Herhangi bir masa veya tripod işimizi görecektir. (Piyasadaki ucuza satılan tripodlar elimizdeki küçük makineleri sabit tutmaya yeter, çok fazla para harcamamız gerekmez)

Küçük bir bilgi iletmek isterim. Makinenizin vizöründe veya LCD ekranında çekim sırasında gördüğümüz bazı sayılar vardır. (f:5.6 250 gibi) f diyafram değerini gösterirken yanındaki 250, 125, 60 gibi değerler çekim hızını verir. Makinenizin çekim yaptığı odak uzunluğunun enstantane değerinden küçük olması titremeyi önleyecektir. Yani zum yaparsanız daha kısa sürede çekmeniz gerekir. Örneğin 50mm'de çekim yaparken görüntünün net olması için 60-125-250... gibi daha kısa sürelerde enstantane değeriniz olmalıdır. (Enstantane değerindeki sayılar 1/sn'dir. Ekranda 60 yazdığında 1/60 sn, 125 yazdığında 1/125 sn anlamına gelir. 4" yazıyorsa 4 sn pozlanacak demektir.)

Yazıyı bitirirken temel enstantane değerlerini vermek istedim. (Makinenizde ara değerlerin de olması mümkündür)
30"-15"-8"-4"-2"-1-2-4-8-15-30-60-125-250-500-1000










İki fotoğraf da 18 Ağustos 2007 tarihinde saat 18:40'ta çekildi. Soldaki fotoğraf 200mm odak uzaklığında 1/25 sn elde pozlandı. Sağdaki fotoğrafı ise önümdeki tripodun desteği ile 105 mm odak uzaklığında 1/60 sn'de çektim. Netlik farkı ortada ve sonuç da elbette ortada. (2007-Ankara) http://arsiv.ntvmsnbc.com/modules/gallery/VeInsan20070924/default.asp

http://www.fotograf.net/Fotograf/Dersler/index.htm böyle bir site var. İşinize yarayacak bilgileri bulabilirsiniz belki. Hepinize iyi günler, iyi eğlenceler...

24 Şubat 2009 Salı

Sokakta Fotoğraf Çekmek-1 (Bebelere Balon)

Çoğumuz çocuk fotoğraflarını severek izleriz ve ufaklıklardan gerçekten güzel portreler çıkabilir. Ne kadar kolay görünse de çocuklarla fotoğraf çalışmak büyüklerle çalışmaktan daha zor bir iştir bana göre. Kıpır kıpır hareket eden ve yerinde duramayan bir çocuk, size istediğiniz pozu veren bir modelin veya tanıdığınız bir arkadaşınızın fotoğrafını çekmekten daha çok uğraştıracaktır. İletişime geçmek her ne kadar kolay gibi görünse de kolayca sıkılabilen ve çekingenlikleri yüksek olan küçükler, sizinle saatlerce sohbet edip doğal pozlarını yakalamanız için fırsat vermezler pek.

Burada ise balon bile çocukları kandıramamış :) Dar bir alanda olmamız ve arkamızdan gelenler olması fazlaca fotoğraf çekmeye vakit bırakmadı ve çocuklar doğal durmaktansa bir miktar gergin ve bir miktar çekingen objektife gülümsediler. (2008-Ankara)


Bu yüzden çocuklarla iletişim kurmanın en kolay yolu onlara ufak hediyeler (şeker, çikolata, balon gibi) vermektir. Bu hem onları mutlu edecek hem de sizin saniyenin bilmem kaçta biri kadar sürede onların hallerini yakalama fırsatını size tanıyacaktır. Genelde olmazsa olmaz, çıkar giderler, size çok fazla fırsat tanımazlar ve en kötüsü; size poz verme hevesi, makineye gülümseme istekleri genelde yok olmaz. (Bunun ne kadar etik olduğu, ne kadar olmadığı ayrı bir tartışma konusu elbette)

Bu fotoğrafta en sağdaki çocuğu (Fehmi) başkası çekerken ortadaki coco star yemekle meşgul :) En soldakine ise (Ahmet) ben ismiyle seslenerek bana bakmasını sağladım ve 3 farklı ifade ortaya çıktı. (2007-Ankara)

23 Şubat 2009 Pazartesi

Merhaba Blog

Fotoğraf sözcüğü eski yunanca fotos (ışık) ve grafein (çizmek, yazmak) sözcüklerinin birleşiminden meydana geliyorsa fotonomi de fotos ve nomos (yasa, kural) sözcüklerinin birleşiminden ışık kuralı gibi bir anlama çıkar mı? Belki de otonom sinir sisteminin bize istem dışı yaptırdığı nefes almak, kalp atışı fonksiyonları gibi fotoğraf çekmenin de fotomatiğe bağlandığı, gözün her gördüğünü fotoğraf karesi gibi algıladığı olaylar bütününe fotonomi denir (acaba?)

Aslında anlamsız bir kelimedir, uydurulmuştur ve sadece bir fotoğraf blogunun adı olabilecek sözcüktür. Şimdilik Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük'te yer almaz, yer alacağı da pek zannedilmemektedir.

Mutlu günler, mutlu haftalar...